UZAN ET MANGAL - KAYAPA-BURSA

"Bursa'ya gidince İskender'den başka şey yemem" diyenler inanın çok şey kaçırıyorlar. Ben her defasında başka lezzetler başka mekanlar bulmaya çalışıyorum ve inanın çok daha farklı yerler var. Uzun süredir methedilen ve "Orta direk Nusret" lakabı bile takılan Uzan Et Mangal'a nihayet gittik. Bursa'nın dışında Kayapa bölgesindeki restoran aslında çevreyoluna çok yakın. Biz Uludağ Üniversitesinde bir işimiz olduğu için çıkışta kolayca navigasyon yardımıyla restorana ulaştık. Geniş ferah önünde otoparkı olan ve tepeden vadiye bakan konumuyla ilk olumlu puanı aldı. Girişte etlerin olduğu buzdolabından seçerek giriş yaparsanız daha iyi olur bence.


Etleri seçtikten sonra masamıza oturduk ve zeytinyağı ile tatlandırılan kekikli ve pul biberli ekmek masaya geldi. Servis hızlı ve etlerin gelmesi de uzun sürmedi. Ben çok övülen sucukla başlamak istedim. Özel imalat kasap sucuk çok lezzetliydi. Baharat kıvamı tam istediğim gibiydi. Kasap köfte ise içi sulu ve dışı iyi kızarmış olarak yine tam not aldı. Uzan'ın en çok övülen eti ise "Lokum" Lokum gerçekten bambaşkaydı. Bu kadar kaliteli bir eti iyi pişirmek de çok önemlidir. Zaten bu tip mangal restoranlarında iyi bir ustanız yoksa etin kalitesi de boşa gitmiş oluyor. Eti tam kıvamında kurutmadan pişirmişler ve çok lezzetliydi. 


Çoban salatası ne kadar övülebilirse o kadar iyiydi. Lokumun üstüne kaya tuzu serpmek moda oldu ama yakışmıştı bence. Neyse ki kolundan falan sektirip döken şaklabanlar yoktu burada. Hatırlatmakta fayda var, istediğiniz et ya da ürünü istediğiniz miktarda sipariş edebilirsiniz. Ben de fazla ürünün tadına bakmak istediğimden antrikot ve kuzu külbastı da istedim. Antrikot iyiyidi ve yağ oranı istediğim gibiydi ama kuzu külbastı diğer etler kadar lezzetli ve taze gelmedi bana... Bilmiyorum belki o ana öyle denk geldi. 


Yemek sonrası bu kadar etin üstüne tatlı yemedik ama tatlı büfesi de harika gözüküyordu artık bir dahaki sefere... Fiyatlar gayet makul gitmeyenlere ve bilmeyenlere tavsiye ederim. 

ELİT OCAKBAŞI- BEYOĞLU

Sabah Grubu’nda çalıştığım 2000’li yılların başlarında, gazetecilerden oluşan bir jüriden, “Türkiye’nin en iyi 10 kebapçısı”nı belirlemeleri istendi. Arkadaşlara dedim ki, “Ben Mersinliyim. Çok kaliteli kebapçılarımız var. Ama canım kebap çeker ve vaktim de varsa, gidiş-geliş 134 kilometrelik yola aldırış etmem, Adana’yı tercih ederim. Çünkü memleketin en iyi 100 kebapçısı Adana’da…” Sağ olsunlar bana kulak asmadılar, Adanadaki merkezi, o bölgede 39’uncu seçilen bir kebapçının İstanbul şubesini birinci ilan ettiler. Damak zevki; ne diyebiliriz ki… 


Geçen yılın birinci gününe, yani 2.1.2017’ye kadar İstanbul’da aradığım kebabı bulamadım. O gün İstiklal Caddesi’nden geçerken, tam Ağa Camii’nin karşı köşesinde, dünya çapında lezzetli hamburger çeşitleriyle ünlü Mono Büfe’yi işleten dostlarıma uğradım. Biraz hoşbeşten sonra tezgahtaki genç, “Abi sucuk içinden hamburgerimizi tattın mı” diye sordu. “Başka zaman tadayım; bugün canım fena halde kebap çekiyor” dedim. 


Mütevazı insanlar, “Ne yapacaksın kebabı; bak bizde ne çeşitler var” demediler. Patron koluma girdi, hemen yandaki sokağın ikinci köşebaşını gösterdi: “Elit Ocakbaşı. Dün açtılar. Komşu olduğundan hayırlamaya gittim. Hararetle tavsiye ederim…” İki çocukluk arkadaşı, kebapçılıkta çekirdekten yetişme Metin ve Murat elele vermişler; umulmadık bir yerde, ilk gittiğinizde çekinerek gireceğiniz salaş bir handa otantik, tertemiz, çağdaş, hijyenik bir vaha yaratmışlar. “Komşunuz gönderdi, Adana uzmanıyım. Her kıymayı kebap diye yutmam, haberiniz olsun” dedim… Öğle saatleriydi. Nazım Usta ocağa geçerken, “Ne aradığın gözlerinden belli. Sipariş verme” dedi. 



Mezeci Hasan Usta kuru patlıcan-biber dolması, taze zahter salatası ve benim olmazsa olmazım “atom” servisi yaptı… Kebabı tıkıştırırken dördü birden çaktırmadan beni gözlüyor, surat ifadem nasıl diye. Hiç renk vermedim. Karnımı doyurdum, hesabı istedim. Gayet makûldü. Patron paltomu verirken nasıl bulduğumu sordu. Cevabım hazırdı: “Berbat…” Hepsinin keyfi kaçtı. Öyle ya; Henüz ikinci günde bir müşteri kaybetmişlerdi. -Berbat; çünkü sık sık buraya geleceğim ve sanırım güç bela attığım yirmi kiloyu geri alacağım. Kısa bir duraklamadan sonra hep birlikte bastılar kahkahayı. 





İki yılda kaç kilo aldığımı merak ederseniz söyleyeyim: Sadece dört. (Onu da almazdım da; ah o lavaşın gözü kör olsun). Sınamak isterseniz, Ağa Camii’nin karşısındaki sokağa (Sadri Alışık) girin, soldaki dar aralığı geçin. Birkaç metre yürüyün. Yine solda, Galatasaray Kulüp binasının bulunduğu Hasnun Galip Sokak’ı göreceksiniz. Oraya döner dönmez sağda, yol üstünde börekçi var. Kafanızı kaldırın, Elit Ocakbaşı’nın birinci kattaki tabelası karşılayacak sizi… 

 Tavsiyeme gelince: 


• İlle de zırh kıymasından sarımsaklı Adana. 

• Sarma beyti 
• Sultan kebap 
• Ciğer şiş 
• Kuzu ya da çöp şiş 
• Kaburga (rengiyle nar kıskançlıktan çatlar) 

0212.2437934 Murat Kip: 0532.7272308 / Metin Coşkun: 0534.5546655


Site için yazıyı duayen gazeteci abimiz Mustafa Sağlamer kaleme aldı. Damak zevkine güvendiğimiz için noktasına dokunmadan yayınlıyoruz ve teşekkür ediyoruz.