CASA DEL VİN SANTO - FLORANSA

İtalya'da Roma'da kaldık ama günübirlik olarak Floransa'ya gittik. Sabah erken saatte Termini'den kalkan hızlı trenle 1 saat 20 dakikada Floransa'ya vardık. Roma tarih bakımından eşsiz bir şehir ama Floransa bence bambaşka. Şehirde dolaşırken kendinizi bambaşka bir çağda hissediyorsunuz. Hele bir de Dan Brown'un "Cehennem" romanını okuyanlara şehrin sokakları bir başka geliyor. 



Uzun bir yürüyüşle şehrin ara sokaklarını keşfettikten sonra turistlerin fazlaca gitmediği ve İtalyanların rağbet ettiği bir yer aramaya başladık. Meydanın içinden Dante müzesine giderken ara sokağın başında "Casa del vin Santo" bizi adeta buyur etti. Dışarıda masası olmadığı için turistler fazlaca oturmuyordu ama 31 derece sıcakta klimalı salonda oturmak daha iyi geldi. 



Burası tipik bir İtalyan restaurantı ve masaya oturur oturmaz hemen ne içeceğinizi soruyorlar. O sıcakta litrelik soda ve buz gibi bira en iyisidir. Burada tam pizza fırınının yanında oturduğumuz için önce pizza istedik. Ortaya tek bir pizza siparişi verdik. İtalya'da Porçini mantarlı Pizza yemeniz gerekiyor. Burada gerçekten iyi yapıyorlar. 



Ustamız özenle pizzayı hazırladı ve Porçini Mantarı çok ama çok lezzetliydi. 



İtalya'ya geldiğimiz ilk günden beri yiyemediğimiz deniz mahsüllü spaghetti için Floransa'yı bekledik ama iyi yapmışız. Yine ortaya gelen ve paylaşarak yediğimiz spaghettinin içinde inanılmaz taze midye,kum midyesi, sübye,kalamar,karides ve ahtapot vardı. İtalya'da bu spaghetti sosun suyunda haşlanıyor ve bu ayrı bir lezzet katıyor.



Uzun süre masada kalan İtalyanlar yemeklerini ağır ağır yiyorlar. Bize de daha fazla değişik çeşidin tadına bakmak ve biraz ayaklarımızın dinlenmesi için uzun süre oturduk. Son olarak yine ortaya İtalyanların spesyali Ravioli geldi. Bu lezzetin doruk noktası oldu. 



Floransa'da mutlaka gitmenizi tavsiye edeceğim bir mekan burası. Yemekte içecekler ile birlikte 48 Euro hesap ödedik. 

Via Porta Rossa, 15 50123 Firenze İtalya



LA SCALETTA DEGLİ ARTİSTİ - ROMA

Uzun süredir eşimle birlikte planladığımız İtalya seyahatini nihayet gerçekleştirdik. Roma'da şehrin tam kalbinde yer alan Hotel Regno'yu booking.com'dan bulmuştum ve inanın daha merkezi yerde bir otel olamaz. 5 gün boyunca otelle ilgili sorun yaşamadık. Roma'da tarihi yaşamak ve uzun süren yürüyüşlerle şehri keşfetmek gerçekten bir harika. Ama işimiz biraz da yemek olduğundan size en sevdiğim restaurantları tanıtacağım. 



İlk olarak Ebru'nun önceden bir yazıda okuduğu ve aslında "Bir İstanbul Masalı" dizisini seyredenlerin yakından hatırlayacağı "La Scaletta Degli Artisti" restaurant ile başlayalım. Burası Rönesans'ın en önemli mimarı Bernini'nin yaptığı muhteşem "Dört Irmak Çeşmesi" nin de bulunduğu Piazza Novana'nın hemen arka tarafındaki paralel sokakta yer alıyor. Sadece La Scaletta adını taşıyan ve Pantheon'a yakın bir başka yer daha var karıştırmayın. 



Buraya sıcak bir öğleden sonra ilk olarak geldik ve sokağın serinliği ile dışarı konan masalar bizi hemen kendimize getirdi. Sade ama şık bir mekan ve güleryüzlü Romen garsonlar masaya hemen soğuk su getirdiler. 



Biz biraz enerji alıp geziye devam etmek için pizza sipariş verdik. Ben klasik Margherita söyledim Ebru ise mantar takviyesiyle istedi. Pizzalar güzeldi ve tam kararında bir hamurla hazırlanmıştı. 



Yeşil salata ile birlikte pizzaları mideye indirdik. Daha önce bir başka blogger'ın tavsiye ettiği tiramisu ise çok orijinal bir servisle kavanoz içinde masamıza geldi. 



Tiramisu buysa biz Türkiye'de ne yiyoruz acaba diye sormadan edemedim. Güzeldi hatta muhteşemdi. Bu yemekte iki pizza bir salata bir tiramisu bir kadeh şarap ve bir bira ile büyük maden suyuna 40 euro hesap ödeyerek mutlu bir şekilde ayrıldık. 
Aynı günün akşamında benim asıl hedefim Julia Roberts'ın "Ye, Dua et, Sev" filminde yer alan ve ağaçlarla çevrili sokağın ortasında bir ada gibi duran yerdi ama rezervasyon yaptırmadığımız için masa bulamadık ve tekrar La Scaletta'nın yolunu tuttuk. 



Akşam yemeğinde menümüz biraz daha değişik oldu tabii ki. Tunus'lu şefimiz bizi güzel bir masaya alıp kendi tavsiyesi olan bir şişe beyaz şarapla ödüllendirdi. Masaya burasının spesyali olan mozzeralla di bufalo gelince İtalya'da olduğumuz için dua ettik. Gerçekten harikaydı. 


Pesto sosu ve yanında sıcacık kaşarlı pideyle servis yaptılar. Bunun üstüne ızgarada özel soslu somon yemeyi tercih ettik ve çok beğendik. Burada özellikle deniz mahsulleri tam kararında hazırlanıyor. Somon yanında ıspanakla servis ediliyor. 



Akşam yemeğinde deniz mahsullü spaghetti ya da özel soslu biftek de tercih edilebilir. Sokakta zaman zaman masalara yanaşarak müzik yapanlar da geceyi renklendiriyor. Akşam yemeğinde 1 şişe şarap açınca hesap 57 Euro oldu. 

Roma'ya yolunuz düşerse mutlaka uğramanız gereken bir mekan olarak size şiddetle tavsiye ediyorum. Buradan çıkınca Piazza Novana'da bir dondurma yedikten sonra geceyi tamamlayabilirsiniz.