MİSS PİZZA- BEYOĞLU

İyi bir Pizza için İstanbul'da seçenekler iki elin parmaklarını geçmez. Bana göre yaygın satış ağı olan marka pizzaların yanına bile yaklaşmamak gerek. O kategoride en iyisi olan Papa John's bile bana gerçek pizza lezzeti vermiyor. Neyse pizza gibi pizza İtalyan usülü olmalı daha doğrusu Napoli tarzı. Bu tarzda Pizzalar içinde em iyilerinden birisi de Miss Pizza. Beyoğlu'nda Şişhane tarafına yakın bir konumda (Metrodan Şişhane tarafından çıkarsanız tam karşınızda) olan dükkan çok büyük değil özellikle hava güzelse dış masalarda oturmanızı tavsiye ederim. Tipik İtalyan restoranlarında olan kırmızı beyaz damalı masa örtüleri ve sade dekorasyonuyla sıcak bir ortam yaratıyor. 



Başlangıçlarda çok oyalanmayın çünkü burada porsiyonlar çok büyük. Ben bile bir tam pizzayı zor bitirdim. Mesela 3 kişi giderseniz 2 pizza sizin için yeterli olabilir benden söylemesi. Pizza menüsü çok geniş zevkinize göre sipariş verebilirsiniz. Benim için bir pizzacıda en önemli pizza Margherita'dır. Bunu iyi yapamazsa sınıfı geçemez. Daha çeşitli bir pizza isterseniz ve et olmasın derseniz size tavsiyem Enginarlı Pizza ya da Pizza Pesto olabilir. Kuşkonmazlı Pizza da deneyip beğendiğimiz pizzalardan birisi oldu. Malzemeden daha önemlisi aslında hamuru, ince açılan hamurun lezzeti ve kıvamı da pizzanın lezzetli olmasını olumlu yönde etkiliyor. 



Pizza Fresca ise benim favorim olarak listedeki yerini alsın. Servis hızlı ve servis elemanları seçim yapmanız için size yardımcı oluyorlar. Hamuru ince malzemesi kaliteli ve odun ateşinde pişen pizzanın lezzetsiz olması imkansız. Yılların tecrübesi ile bir standardın oturmuş olması da takdir edilmeli. Menüde domuz ürünü içeren çok çeşit var ama hepsinin yanındaki belirgin işaret ile ayırabilirsiniz. Yemek sonrası midede yeriniz kalırsa tatlı menüsü de çok başarılı. Tiramisu, limonlu tart ya da mozaik kek yiyip yine İtalyan işi bir kahve ile yemeği tamamlayabilirsiniz. 



Pizzalar Mayıs 2018 itibarıyla 25-43 TL aralığında. Yani burada bir pizza ve içecekle yemek sonrası kahve içip 50 TL adam başı ödeyerek ayrılmanız mümkün. Bana göre İstanbul'daki en iyi 3 pizzacı arasında yer alır. Kesinlikle tavsiye ederim. 



AAA RESTAURANT - SAMOS

Yunan adaları içinde en güzellerinden biri bana göre Samos. Harika plajlarının yanı sıra çok güzel restoranlara da sahip. Adanın bana göre en iyisi ise deniz kenarında değil dağın tepesinde. Manolates adanın en yüksek noktasındaki bir dağ köyü ve oraya ulaşmak için bayağı virajlı bir yolu çıkmanız gerekecek ama emin olun hem manzara hem de yemekler için değer. Köyü mutlaka gezin ve tepeden adaya bakın. AAA ise köyün meydanında ve bir avlu içinde. Daracık sokaklardan ve bolca yokuştan oluşan köyde ağaçların tavan görevi gördüğü bir avluda serin bir havası var. toplam 7-8 masası olan restoranda dekorasyon zevkli düzenlenmiş. 



Yunan adaları denince akla ilk gelen deniz ürünleri olsa da burada denize ara verip et yemenizi tavsiye ederim. Menüde ahtapot,karides ve diğer deniz ürünleri tabii ki var ama buranın özelliği dağ köyü olmasından dolayı etleri. Ana yemeğe geçmeden önce bizim mücvere çok benzeyen ıspanaklı toplardan mutlaka denemeniz gerekir. Caciki ve Greek Salad ise zaten Yunan topraklarında yemek yediğinizde masada olmazsa olmazların başında geliyor. Nedendir bilinmez buralarda patates kızartmasını bile bir başka yapıyorlar. Biz AAA'da üçüncü kez masaya patates kızartması istediğimizde garson çocuğun yüzündeki ifadeyi görmenizi isterdim. 



Ana yemeklere gelecek olursak isteyene dolma ve musakka gibi aşina olduğumuz tencere yemekleri de servis ediliyor ve çok lezzetli olduklarını yiyenlerden öğrendik. Ama biz et yemeye gelmiştik. 600 gr olan dana pirzola ilk tercihimiz olarak masaya geldi. Etle arası olmayan hanımlar için tavuk souvlaki de söyledik. Et lokum gibi ve çok lezzetliydi. Tavuk ise içi sulu dışı iyi pişmiş olarak beğenimizi kazandı. Yanlarında bolca patates kızartması ile servis ettiklerini sanırım söylememize gerek yok. Bizim 5 kişilik masanın siparişleri karşısında hem mutfak hem de garsonlar kısa bir şok yaşadılar ama adaya gelen Türklerden dolayı artık alışmaya başlamışlardır. 



Et olarak bir başka siparişimiz ise üzerinde parmesan rendesi olan rokalı steak oldu. Izgaralar kadar başarılı olduğunu söyleyememe ama vasatın üstündeydi. Yanına koydukları ve aynı zamanda salatada da olan domatesin tadı beni çocukluğuma götürdü. Bu kokuyu özlemişiz. Bu arada menü her gün değişiyor ve farklı yemekleri bulma şansınız var. Fava ve dakos da deneyebilirsiniz. Biz denemedik ama mevsiminde fırında oğlak ya da şarapta dinlendirilmiş kuzu da favoriler arasında. Yemeğin sonunda ise ikram olarak dondurma üstü marmelat çok lezzetli. İsteyene cheescake de alternatif olabilir. 


Şirin bir dağ köyünde harika lezzetler arıyorsanız AAA tam size göre. Bence öğlen yemeğinde giderseniz daha iyi olur. Gece o dar virajlı yolda araba kullanmak pek güvenli olmayacaktır. Fiyatlar ada genelinin bir tık üstünde ama adanın en iyisi dediğimize göre bunu hak ediyorlar. 




HALİL USTA KÜŞLEME - GAZİANTEP

İlk kez 1993'de maç yayını için gittiğim Gaziantep'de yemek kültürünün zenginliğinden ve inanılmaz lezzetlerden çok etkilenmiştim. O seneden bu yana Gaziantep'e çok gittim ve her seferinde yediklerimin tadı damağımda kalarak döndüm. Ama Halil Usta'yı başka hiçbir yere değişmem. Bu mekanı bulmak biraz zor da olsa değecektir. Karşıyaka mahallesinde gecekondu görünümlü yapıların arasında lüks arabaların yığıldığı bir yer görürseniz işte Halil Usta burası. 



Mekan saat 10.30 gibi açılıyor ve 15.00 gibi et bitiyor. Bunun dışında servisleri yok zaten gerek de yok. Pazar günleri kapalı olması ise çok kötü çünkü Pazar maçları için gidince uğrayamıyorum. Kapıda Halil Usta güler yüzüyle sizi buyur ediyor.

Halil Usta 9 sene İstanbul'da kebapçı çırağı olarak çalıştıktan sonra memleketine geri dönüp burasını açıyor. 1972'den beri bu dükkanda hizmet veriyor. Gelelim işin asıl kısmı yemeklere. Öncelikle Halil Usta'da kendinizi işini bilen garsonlara bırakmanızı tavsiye ederim. Masaya gelen kaşık salatası ile ziyafet başlıyor. Bu salata kullanılan malzeme ve tabii ki nar ekşisi ile aklınızı başınızdan alabilir ama kendinizi tutun ve gelecek etlere yer bırakın.



Gittiğimiz çoğu mekanda yediğimize değil de dekorasyona ve servis takımlarına para veriyoruz aslında. Burada herşey çok basit ve yemeğin önüne geçmiyor. Gelen etlerle ziyafet başlıyor. Burada tüm Gaziantep'de olduğu gibi koyun eti kullanılıyor. Koyun eti kokar diyenlere aldırmadan baharatlarla tatlandırılmış ve terbiyelenmiş etinizde hiç koku kalmıyor. İlk gelen tabakta baharatlı kuşbaşı, kıyma(adana) ve fıstıklı kebap var. Her koyundan 4-5 kilo kebaplık et çıkıyor. Koyunun bel kısmından "taraklık" denen bölgeden alınan etlerle yapılan kebabın yanı sıra sırt bölgesinden alınan etlerle yapılan ve lezzeti doruğa ulaştıran Küşleme burada yenmeden çıkılmayacak bir şaheser. 




Hürriyet gazetesinde dev jüri Halil Usta'nın küşlemesini Türkiye'nin en iyi yemeği seçti ve bence çok haklılar.  Küşleme koyunun sırt kısmındaki 30 cm'lik bir bölgeden alınan sinirsiz, yağsız harika bir et. Bu eti her yerde yiyebilirsiniz ama Halil Usta'daki bana göre hayatınızda yediğiniz en güzel et olacaktır. Ama işin Nirvanası sizi en sonda bekliyor. Kürdana takılı halde adam başı 1 tane verilen lokum vejeteryanları bile baştan çıkarabilecek kadar lezzetli ve yumuşak. Son dönemde kendi baklava ve havuç dilimlerini de yapıyorlar. Pahalı mekanlara inat burada hesap gayet mantıklı ve insanın mekandan çıkarken Halil Usta'yı sarılıp öpesi geliyor. Bence eli öpülesi bir usta ve saygıyı sonuna kadar hak ediyor. 






HUZUR PİDE- SAMSUN

Samsun denince akla ilk gelen yemek tabii ki pide. Çok farklı yerlerde pide yedik ve çoğunu beğendik. Son gidişimde maç sonrası uçağımızın kalkmasına kısa bir süre kalktığı için merkeze değil yakınlarda bir yere gitmek istedik. Çarşamba Havalimanı'nı biraz geçince Dikbıyık beldesinin girişinde Huzur Pide'yi bulduk. İyi ki de bulmuşuz bazen böyle tesadüf eseri gittiğimiz yerler beklediğimizden güzel çıkıyor. Klasik bir pideci ama buranın yerlileri pide malzemesini evlerinde hazırlayarak getiriyorlar. Biz gittiğimizde akşam için bayağı bir sıra vardı ama sağolsunlar fazla bekletmediler. Masaya gelen salata çoğu yerde olmadığı kadar lezzetli ve zengindi. 


Pideleri beklerken bize ikram olarak lahmacun göndermeleri esnaflığı ne kadar iyi bildiklerini gösteriyor. Lahmacun vasatın üstünde iyiydi. Zaten çok açtık ve iyi gitti. Sonrasında pidelerin nasıl yapıldığını görmek için fırına gittim ve inanılmaz bir hızda hem bizim pidelerin hem de iç getirip bekleyenlerin pidelerinin hazırlanmasına şahit oldum. Buranın klasiği kapalı kıymalı pide. Zaten evlere sadece bu yapılıyor. Biz masaya hem kapalı kıymalı, hem de kuşbaşılı yumurtalı sipariş ettik. Pide porsiyonları kallavi olunca 1 söylemek fazla fazla yetiyor. Kapalı kıymalı inanılmaz güzeldi. Ben bu bölgede yapılan ince hamurlu pideyi Trabzon'daki kalın hamurlu olana tercih ederim. 


İncecik hamurun avantajı hafif olması. Kullandıkları iç malzemesi de çok kaliteli ve yedikten sonra midemizde yanma yapmadı. Kuşbaşılı yumurtalı pide lezzet olarak kapalı kıymalı ile yarışır. Onu da güzel yapmışlardı. Yemeğin üstüne tatlı yemek için yerimiz kalmadı ama tatlı çeşitleri de mevcut. Benim dikkatimi çeken evden gelen pide içlerinin çeşitliliği oldu. Herkes kendi zevkine göre kıymaya farklı bir baharat ya da ot katmıştı. Her gelen en az 30-40 pide eve götürüyordu. Pideye sürülecek yağı bile kendileri getirmişlerdi.  

Kısaca Samsun'da Çarşamba tarafında acıkırsanız yol üstünde Huzur Pide sizi fazlasıyla memnun eder.


KARDEŞLER LOKANTASI- KEMERBURGAZ

Son yıllarda İstanbul'un en popüler lokantalarının başında Kemerburgaz'daki Kardeşler geliyor. Esnaf lokantaları geleneğini devam ettiren lokantada özellikle öğlen 12.00-13.00 arasında yer bulmanız çok zor. Sloganı bile güzel "Burada sınıf farkı yok"... gerçekten de uzun masalarda her sınıftan insan yer bulduğunda yan yana yemek yiyor. Servisi çok hızlı ve garsonlar güler yüzlü. Ben 2-3 sefer gittikten sonra en objektif değerlendirmeyi yapabileceğimi düşündüm. Esnaf lokantası olmasından dolayı değerlendirmeye sulu yemeklerle başlayalım. Buranın en meşhur yemeği kimilerine göre döner kimilerine göre kurufasulye. Fasulye bana göre de çok iyi ama diğer sefer denediğim nohudu da en az onun kadar beğendim. 



Çorba ile başlamak isterseniz çeşit çok ama ben kelle paça tavsiye ederim. Sakatat ile işim olmaz diyenlere ise tavuk suyu çorba öneriyorum. İçinde bol et ve lezzet mükemmel. Bulursanız yani aslında kalmışsa kaçırmamanız gereken lezzet bence fırın makarna. Her ne kadar üstat Milör lapa gibi bulsa da ben her defasında beğenerek yedim. Kuru ve nohudun en önemli yancısı pirinç pilavı da standardın üstünde. Sulu yemekler her gün değişebiliyor ama Çiftlik Kebabı ve İzmir Köfte tercih edebilirsiniz. Ciğer Sarma denemedin henüz ama gözüm kalmadı değil. Arnavut ciğeri 
ise yumuşak ve lezzetli. Buranın en önemli ve en çabuk tükenen yemeklerinden birisi de yaprak dolması. 


Gelelim dönere; Bence İstanbul'da benim klasik ilk 3 sırayı zorlayan (Asım Usta- Bayramoğlu-Şahin Usta) tek yer Kardeşler Lokantası. Tamamen dana etinden yapılan ve marinasyonu çok özel olan döner gerçekten enfes. Döneri isterseniz sade, isterseniz pilav üstü yiyebilirsiniz ama ben ne zaman döner için gitsem tercihim "Kamyoncu Usülü" yemek oluyor. Ne demek? diye soranlara açıklayayım. Aslında basit: Pilav üstü kurufasulye üstüne porsiyon döner... Bir kere deneyin çok beğeneceksiniz. Hem döner mi yesem? Kuru mu yesem? diye tercih yapmak zorunda kalmazsınız. Döner için bile gidilir buraya. 



Yemekten sonra tatlı için yeriniz kaldıysa üç çeşit tatlı sizi bekliyor olacak. Keşkül sevenler (Ben sevmem) buranın keşkülünün üstüne olmadığını bana söylediler. Sütlaç harika tavsiye ederim Kemalpaşa ise şerbeti kıvamında ve lezzetli. Bütün tatlılar üzerinde bolca fındık ile servis ediliyor. 



Fiyatlar mahalle arası esnaf lokantası gibi değil biraz üstünde ama çok da pahalı değil. Yemekten sonra vaktiniz varsa meydandaki tarihi kahvede bir Türk kahvesi içmenizi tavsiye ederim.