CEMAL-CEMİL USTA - BURSA

Bursa'nın benim hayatımdaki rolü büyük. 1996'da Olay TV Spor Müdürü olarak 1 yıl boyunca Bursa'da çalışma imkanı buldum ve şehri çok sevdim. Şehri sevdim ama asıl o şehirden birini daha da çok sevdim. Bursa'da basketbol maçında tanıştığım eşimi bana kazandırdığı için bile Bursa benim için çok özel bir yer...
Bursa'da İskender ( Ya da sadece bir yer ismi tescilldiği için şimdi kullanılan adıyla Bursa Kebabı) yemek için gidilecek 2-3 iyi adres var. Ama benim ilk tercihim eski garaj'da yer alan Cemal-Cemil Usta.


Burada İskender yemek ayrı bir keyif çünkü kullandıkları et ve pişme şekliyle diğerlerinden bariz şekilde ayrılıyorlar. Ufacık bir dükkanda adeta alt alta üst üste yenen bir kebap güzel değilse kimse bu eziyeti zaten çekmez. Döner saat 11.00 gibi hazır hale geliyor ve saat 17.00 gibi bitiyor. Bu saatler arasında yer bulabilirseniz mutlaka tadına bakmalısınız.


Burada kullanılan dana eti ve domates sosuyla tereyağı özel olarak hazırlanıyor ve lezzetin sırrı biraz bunlarda. her ne kadar son gittiğimde eskiden olduğu gibi yedikten sonra kendimden geçmesem de hala uzak ara en iyi iskenderi yaptıklarını söyleyebilirim. Tabii alttaki resimde görülen kombinasyon mutlaka olmalı. Yani 1.5 porsiyon kebap, salatalık turşusu, Uludağ gazozu ( İsteyen özel şıra içebilir) ve masada Olay gazetesi...


Burada Uludağ Kebabının porsiyonu 20 TL ama 1 porsiyon diye verilen tabak gerçekten çok ufak. Hatta eskiden ilave olarak bu tabakların kullanıldığını düşünüyorum. Normal bir insan 1.5 yemeden burada doymaz. Bu da 30 TL yapar. Biraz pahalı ama bence değer. 


Uzun seneler boyunca şube açmadılar ama sonrasında eski garajın yerine yapılan beton yığını Kent Meydanı'nda ilk şubeyi açtılar. Sonrasında İstanbul Ataşehir ve Ankara'da birer şube daha var. Buradaki etler ve diğer malzemeler hep Bursa'dan geliyor. Henüz burada İskender yemediyseniz mutlaka bir kez uğrayın ve tadına bakın derim. 




Sitelerinde daha fazla bilgi var http://www.uludagkebapcisi.biz/

PAPAĞAN ÇİĞ BÖREK - ESKİŞEHİR

Geçen hafta Basketbol Türkiye Kupası maçları için Eskişehir'e gittik. Güzel ve keyifli bir turnuva oldu ve Eskişehir'i çok beğendim. Yılmaz Büyükerşen'in yarattığı mucize ile Anadolu Üniversitesi'nin modern yüzü birleşince genç ve aydınlık yüzlü bir şehir ortaya çıkmış. Eskişehir denince akla gelen ilk yemek ise "Çiğ Börek" ya da onların yazılmasını istediği şekliyle "Çibörek" 


Papağan Çiğ Börek bu konuda ilk akla gelen yer ve gerçekten işi biliyorlar. Ufak bir dükkan ve günün her saatinde kapıda biraz beklemek zorunda kalabiliyorsunuz. Ama emin olun beklediğinize değecektir. Tam çarşıda merkezi bir konumda olan dükkan eski ama önemli olan masaya gelen lezzet. 


Burada çeşit yok. İsteyene malzemesi bol seçeneği var ama yoğunlukta onu da çıkartmıyorlar. Siz masaya oturup sıcak sıcak gelen çiğböreği beklemeye başlayın en iyisi. Çiğ Börek çok lezzetli ve insan kendini kontrol edemiyor yemeye başlayınca...


Bu mekana uzun ömürlü olması nedeniyle "Papağan" ismi verilmiş. Ayrıca çiğ börekte kullanılan kıymanın mutlaka çiğ olması gerektiğini söylüyorlar. Bir de buraya gidince "Başka neli var" diye sormayın çünkü çiğ börek sadece kıymalı olurmuş. 


Böyle yerleri çok seviyorum. Tek bir şey yap onu da mükemmel yap. Papağan'da fiyatlar da tam kesenize uygun. 4 çiğbörek ve 1 ayrana 6 TL vererek çıkın. Bu arada Eskişehir'de 4 çeşit yemek ve salata ikramımız tabelsı asan lokantada bunlara sadece 5 TL ödendiğini görünce de ufak bir şaşkınlık yaşadım. 




FİSH - CEVAHİR AVM

AVM kavramı son 20 yılda hayatımıza girdi. Özellikle hafta sonları her geçen gün sayısı artan bu devasa mekanlar tıklım tıklım doluyor. Gezmek için AVM'ye gitmek benim için hala şaşırtıcı olsa da bazen gerçek amacı olan alışveriş yapmak için gidiyorum. Cevahir AVM ise biraz daha ferah yapısı ile daha az boğucu bir yer. Burada yemek için bir alternatif ararken tamamen tesadüfen oturduğumuz bir mekanı bu kadar beğeneceğim aklıma gelmezdi. Özellikle deniz ürünlerini sadece belli balıkçılarda yemeye alışan biri olarak Fish beklentilerimi fazlasıyla karşıladı.


En üst katta olan ve kardeş kuruluşu "Sofia" ile yan yana bulunan "Fish" önce temizliği ve personelin güleryüzü ile sizi çekiyor. Ama dediğim gibi özellikle bir AVM'de balık ve deniz ürünü yemek her zaman soru işareti. Fish bunu ortadan kaldırıyor. Fast-Food Balık işi daha önce dünyaca ünlü North-Sea ile denendi ama tutmadı. Fish bunun çözümünü biraz daha yerel tatları işin içine katarak çözmeye çalışıyor.


Balıklar çok uygun fiyatlara satılıyor. Mesela Çipura 14 TL'den veriliyor ve tabakta patates ve salata da var. Ben hamsi tava istedim ve onun fiyatı 9.95'di. Ayrıca balıklar hızlı hazırlanıyor ve servisi de vasatın üstünde. Bize ikram edilen kalamar tava ise fena değildi. Hamsiye gelince pişirmesi basit gibi gözüken ama aslında hafif ve lezzetli olması için özen gösterilmesi gereken bir balık. Fish'de yediğim hamsi tava bir çok balıkçıdan daha güzel ve hafifti. 


Tabakta patates kızartması ve roka ile servis ediliyor. Somon ve Levrek de tercih edebilirsiniz. Ayrıca isteyenlere harika bir salata büfesi ile yanına güzel bir lezzet katmak mümkün. 


Servisi ve personeli de çok beğendim. İşlerini özenli yapmaya dikkat ediyorlar. Burada ayrıca deniz mahsüllü makarna ya da istediğiniz başka bir sosla da makarna hazırlanabiliyor. Bir başka şubeleri de Göztepe'de Optimum'da bulunuyor. Eğer yolunuz Cevahir'e düşerse ve yemek için mekan seçmekte zorlanıyorsanız mutlaka tavsiye ederim. 

İNEGÖL IZGARA - BANDIRMA

Basketbol maçlarını anlatmak için çok sık gittiğimiz yerlerden birisi de Bandırma. Burada her seferinde aynı lokantada yemek yer ve çok memnun kalırız. Aslında ilk önceleri bir arkadaşımızın önerisiyle "Kırmızı Tost" yemek daha cazip geliyordu ama insan bir süre sonra salçalı tost'dan sıkılıyor. Bandırma'da tam meydanda İnegöl Izgara harika yemekleriyle bizi bekliyor. Bu mekan aslında iki bölüm: Izgara ve Ev Yemekleri...


1972 Yılında Refik Elmastaş tarafından kurulmuş olan Bandırma İnegöl Izgara mahdumu Atilla Elmastaş tarafından hizmete devam ettirilmektedir.Öncelikle güleryüzlü bir personel ve tertemiz bir mekan olması sizi kendine çekiyor. Bahçe kısmı yaz kış oturulacak bir yer ve rahat sandalyelere kurulup menüyü elinize aldığınızda değişik çorbalarla başlamanızı öneriyorum. Çorba çeşitleri hergün değişiyor. Son gittiğimde buz gibi bir hava vardı ve "kulak çorbası" yol yorgunluğumuzu aldı.


Çorbadan sonra önünüzde iki seçenek var. Izgara köfte ve etlerin hepsi çok lezzetli. Ayrıca zeytinyağlı büfesinde mevsimine göre güzel çeşitler bulabilirsiniz. Bu bölgede her ne kadar tavukçuluk ön planda olsa bile , kırmızı et konusunda da buranın şöhretini yabana atmamak gerek. Besi hayvanlarının lezzeti meşhur. Ben ızgara tercihimi hepsinden tatmak için karışık ızgaradan yana kullanıyorum. Siz sulu yemek isterseniz o gün ne var diye mutlaka sormalısınız.


Etler gerçekten çok lezzetli, köfte ise standartın çok üstünde. Benim hoşuma giden etleri çok kurutmadan suyu içinde kalacak şekilde pişirmeleri hatta içleri hafif kırmızı kalacak şekilde servis etmeleri. Ülkemizde ne yazık ki etler kuruyuncaya ve lezzeti kalmayana kadar pişirmek moda. Ama bunda masaya gelen etlerin müşteri tarafından "Biraz daha pişsin" diye geri gönderilmesinin payı büyük. 


Yemeğiniz bittikten sonra sıra tatlı kısmına gelince size tek önerim buranın spesyali olan "Sütlü Kadayıf" olacaktır. Gerçekten daha önce başka yerde yemediğim kadar orijinal ve bir o kadar güzel. 


İsterseniz kaymaklı Kemalpaşa ya da ev baklavası da sizi tatmin edecektir. Bandırma'da yemek için terch edeceğiniz bu mekanda normal bir hesap geliyor. Ama başta bıyıklarıyla dikkat çeken "Pala Şef" bütün personel sizi mutlu etmek için koşturuyor. Tavsiye ederim. 



Cumhurriyet Meydanı No: 5/A
Bandırma/BALIKESİR

İnegöl Et Lokantası
Tel: +90 266 714 44 44
İnegöl Ev Yemekleri
Tel: +90 266 714 14 00
Faks: +90 266 718 08 27

EKSPRES İNEGÖL KÖFTE - KADIKÖY

Burada hep bahsettiğim gibi "Çarşı" kültürünü çok seven birisi olarak Beşiktaş ve Kadıköy çarşılarının benim için önemi büyüktür. Şehir içinde yaşamayı gerektiğinde araç kullanmadan işe gidip gelmeyi seviyorum. Kadıköy Çarşısına ne zaman gitsem uğrayacağım adresler hep bellidir aslında. Bunların hemen başında Ekspres İnegöl Köftecisi gelir. Yıllardır aynı kalitede hizmet veriyorlar ve lezzet hiç değişmeden devam ediyor.



Tesadüfen 12 sene önce keşfettiğim ama ağzının tadını bilenlerin tercihi olan Ekspres İnegöl Köftecisi tam çarşının içinde meşhur Baylan'ı geçince karşınıza çıkıyor. Burada az ama öz çeşit var. Türkiye'de hemen her bölgede kendine özgü köfte yapılıyor ama benim ilk tercihim her zaman İnegöl Köftesi olmuştur. İşte tam da burada gerçek bir İnegöl yemeniz mümkün. Yüksek tavanlı ve ferah mekanda dekorasyon yıllardır değişmedi ve öncelikle plastik bir materyal olmamasından dolayı mekan sahibini kutlamak gerek. Mermer masalar ve demir sandalyeler içinde yerinize oturur oturmaz işini bilen garsonumuz masaya gelip siparişinizi alıyor. Burada köfteden başka bir şey yememek gerek. Ben her seferinde Köfte-Piyaz birlikteliğini bozmadan karnımı doyuruyorum. 



Piyazda yumurta olmasını hep sevmişimdir. Köftenin yanında kızarmış patates ve biber turşusu veriliyor. Acı sosu da çok güzel. Ama asıl takdir edilmesi gereken harika köfteler. İnegöle özgü hafif lastik kıvamında ama ağzınıza atınca tadına şaşıracağınız, baharatı tam kararında köfteler gerçekten mükemmel. Eti aldıkları yeri sormadım ama her gittiğimde aynı lezzeti bulmak benim için sürpriz olmadı. "Sonuçta köfte abartma" diyebilirsiniz ama basit bir yemeği bile standardı bozmadan yapmak bu işte kalıcı olmanızı sağlıyor bence. Patates kızartması da ev tip yani dondurulmuş değil taze kesilip kızartılmış. Yanına porsiyon olarak sipariş etmemek çok zor.



Köfte-Piyaz ve sonrasında isteyenlere ne çok iyi ne çok kötü bir irmik tatlısı... İşte mükemmel bir yemek. Fiyatları gayet makul. Lezzet ve hijyen ise 10 numara. Burada köfte yemeden Kadıköy'den geçilmez. 

ASMALI CAVİT - BEYOĞLU

İstanbul'da yaşayanlar meyhane açısından çok şanslı. Doğru yeri bulmak ve güzel bir geceyi damak tadınıza ve kesenize uygun bir şekilde geçirmek için gidilecek adresleri bilmeniz gerekiyor. Ben yıllardır çok sayıda meyhane gezen ve karşılaştırma şansı olan birisi olarak çok açık ve net şekilde söyleyebilirim: Asmalı Cavit en iyisi. Cavit'in yerinde İstanbul'un en lezzetli mezelerini sonunda kazık yeme endişesi olmadan yiyebilirsiniz. Eğer hafta sonu gidecekseniz mutlaka rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Asmalımescit'de daracık sokakta tam Yakup'un karşısında daracık bir kapıdan içeri girdiğinizde muhteşem bir lezzet sizi bekliyor olacak. Dar kapıya aldanmayın iki katlı mekanda özellikle üst kat çok ferah ve sıkışmadan rahatça oturuluyor. 



Masanıza oturmadan alt katta Cavit Bey ile tanışmadan geçemezsiniz. Eskiden Yakup'da çalışan ve ayrıldıktan sonra bu mekanı açan Cavit aslen Trabzonlu. Personelin tamamı da Trabzonsporlu ve bordo-mavi renklere gönül vermiş durumda. Oturduktan sonra gelen meze tabağından gönlünüze göre hangi mezeyi seçerseniz seçin farkı göreceksiniz. Ama ben özellikle patlıcan salatası ve pazı kavurma yemenizi tavsiye ederim. Bunun yanında kışın ortasında o kadar lezzetli kavunu nereden bulduklarını anlayamadım. Cibes otu, levrek marine, ahtapot salatası ve fava gerçekten kusursuz. Ahtapot salatası ve Mezgit sote gibi deniz ürünleri de burada mutlaka yemeniz gereken başlangıçlardan oluşuyor. Ben rakı sofrasında ağırlıklı olarak meze ile devam edilmesi gerektiğini düşünenlerdenim. 



Asmalı Cavit'de işini bilen garsonların denetiminde masanız hiç boş kalmadan sohbete eşlik edecek ara sıcaklara sıra gelince ciğere ayrı bir yer ayırmanız gerekiyor. Yumuşacık gelen suyunu kaybetmeden pişirilmiş ciğer "Ben sakatat yemem" diyenleri bile kendine çekebilecek kadar güzel. Hele benim gibi sırf ciğer yemek için Edirne seyahatini iple çekenlerdenseniz of demekten başka bir şey gelmiyor elinizden. Emin olun bu ciğerin üstüne ciğer başka yerde bulamazsınız. 



Asmalı Cavit her mezenin her ara sıcağın nasıl pişirileceğini iyi biliyor ve malzemenin de kalitelisini seçiyor. Bu nedenle çoğu meyhanede "Buraya içmeye geldiler ortalama bir şeyler verelim farketmezler" anlayışı burada yok. Lezzet burada öncelik. Ama benim defalarca gitmeme rağmen anlayamadığım olay, klasik bir köftenin nasıl bu kadar farklı ve lezzetli olabileceği. Biz grup olarak ortaya sürekli köfte söyleriz ve masaya geldiği anda biter. işin sırrını sormadık ama köfte yemeden en azından tadına bakmadan ayrılmayın. Ayrıca bir kez tadına baktığım pirzola da muhteşemdi. Izgara Kalamarı çok severim ama hakkıyla yapan yere fazla rastlayamadım. İstanbul'da yediğim en iyi ızgara kalamarda Büyükada Ali Baba ve Asmalı Cavit at başı çekişirler. Kalamarı burada bütün pişirip çizik atarak servis ediyorlar. 



Patates kızartması takıntım fazlasıyla var. Başta "Rakı masasında yenmez" diyenler bile masaya gelir gelmez benden fazla yediler. Tam sevdiğim gibi ev tipi doğranmış ve sıcak sıcak gelen patates kızartmasını burnunuzdan acı fışkırtan hardalla yemenizi tavsiye ederim. Artık gecenin sonuna doğru ana yemek için yeriniz kalmadığını farkedeceksiniz. Yine de Asmalı Cavit'e gelip meşhur Izgara Hamsi yenmeden buradan çıkılmaz. Ortaya gelen hamsi "Ben doydum artık söylemeyin gerek yok" diyenleri bile tekrar acıktıracak. O kadar ki daha sonra ortaya 3 porsiyon daha söylemek zorunda kalacaksınız. Yazın hamsi yerine sardalye ızgara yapılıyor o da müthiş oluyor. 


Asmalı Cavit bence İstanbul'da en iyi meyhane. Ocak 2015 itibariyle burada bizim gibi aşırı yiyerek ve içerek adam başı 110-120 TL ödeyerek çıkabilirsiniz. Daha insan gibi yer içerseniz 100 TL'yi geçmez hesap. Değer mi bence sonuna kadar değer. Bunun yanında güleryüz, hoşsohbet, sıcak aile ortamı daha ne olsun...Sağolasın Cavit Baba... 

Adres: Asmalı Mescit Cad. No 16


Telefon: 0212 2924950



ŞÖHRETLER KÖFTECİSİ - BEŞİKTAŞ

Doğduğum ve büyüdüğüm yer olan Beşiktaş'ın gönlümde her zaman ayrı bir yeri var. 12 yıldır "Karşı'da" oturmama rağmen ayaklarım her fırsat bulduğumda beni buraya çeker. Beşiktaş Çarşısı yemeyi sevenler için adeta eşi olmayan bir vaha gibi. Burada ne isterseniz bulabilir en hesaplı şekilde karnınızı doyurabilir ya da uzun bir geceyi masa başında geçirebilirsiniz. Kusura bakmayın ama bu blogda Beşiktaş'ın yeri her zaman farklı olacaktır. 


Beşiktaş'ta köfte yemek isterseniz gideceğiniz 3 farklı adres var bana göre ve bunların içinde size ilk sırada Şöhretler Köftecisi'ni öneriyorum. Yeri çok kolay. İster balık pazarı tarafından ister Büyük Beşiktaş Çarşısı içinden gelin burayı bulabilirsiniz. Köftesi o kadar lezzetli ki belirli noktalar dışında çok gezmeyi sevmeyen sevgili Can Bartu'yu bile 15 günde bir burada köfte yemeye gelirken görebilirsiniz. 


Menü çok basit. Köftenizin yanında ister piyaz ister salata söyleyebilirsiniz. Köfte tadında baharatlandırılmış ve kıvamında pişirilmiş olarak masanıza gelecek. Lezzetini tatmadan anlatmak mümkün değil ama ben şu kadarını söyleyebilirim: Türkiye'de rahatlıkla ilk 5'e girer. 


Duvarlarda eski efsane futbolcuların resimleri ve tabii ki Beşiktaş poster ve bayraklarına bakarak yemeğinizi yemeyi de unutmayın sakın. Üstüne irmik yiyerek bu lezzeti taçlandırabilir ya da benim hep yaptığım gibi tatlı kısmını caddenin karşısındaki Kafadaroğlu Baklavacısı'nın inanılmaz şöbiyet ve baklavalarına erteleyebilirsiniz. 


Burası işinde uzmanlaşmış ve kaliteden ödün vermeyen bir yer olmasına rağmen fiyatlar çok uygun ve cebinizi yormayacak kadar hesaplı...



MEMOŞ TANTUNİ - MERSİN

Doğrusunu söylemek gerekirse Tantuni ile aramız geçtiğimiz günlere kadar pek iyi değildi. Ama bunun nedeni İstanbul'da kötü yapan yerlerde yemiş olmamdı herhalde. Hatta seyahatlerde Mersin'i pas geçerek uçağa bindiğimiz Adana'da kebap tercihi yapıyorduk. Mersin İdman Yurdu - Antalyaspor için gittiğim Mersin'de bu kez önceden gelen tavsiyelere kulak vererek tantuniye ikinci bir şans vermek için Memoş Usta'ya gittim. iyi de yapmışım doğrusu...


Daha önce aslen Mersin'li olan Ömer Onan vasıtasıyla 12 Dev Adama Ankara ve İstanbul'a giderek tantuni yapan ve uğurlu gelen Memoş Usta özellikle basketbol camiasında haklı bir üne sahip olmayı başarmış.


Saat 13.00 gibi geldiğimiz dükkanda bizi kapıda kuyruk karşıladı. Ufak bir dükkan olması nedeniyle bunu göze almanız gerekiyor. Ama gelen koku bize "Bekle" dedi ve yaklaşık 20 dakika bekledikten sonra bizi bir masaya aldılar ve ziyafet başladı. 


Tantuni etin but kısmından yapılıyor. Sinirleri ayıklandıktan sonra 1 gün dinlendiriliyor ve sonrasında haşlanarak tezgaha geliyor. Sonra kırmızı toz biber ile kızgın yağda kızartılıyor. Tavaya ara sıra su atılıyor, bunun nedeni etin lezzetini hafifleştirmek ve lavaşın buharla yumuşamasını sağlamak. Memoş Usta'nın eti gerçekten çok kaliteli ve farklı. Burada masanıza acı biber, limon ve acı biber turşusu hemen geliyor. 


Sonrasında ise kapasitenize göre yeme maratonu başlıyor. Burada tantuni iki şekilde servis ediliyor. Birisi ekmek arasında buna "somun" diyorlar, diğeri de lavaşın arasında buna da "açık" demek gerek. 


Bu dürümden insan yedikçe yiyesi geliyor. Benim tavsiyem ustaya içine taze nane yaprağı koymasını söyleyin. O zaman mükemmel oluyor. Yemeğin yanında şalgam suyu içmek olayı tamamlıyor.


Memoş Usta benim tantuniye olan fikrimi ve bakışımı değiştirdi. Bu kadar lezzetli yapılan tantuniye kimse "hayır "diyemez. Tevfik Sırrı Gür stadının hemen arkasında yer alıyor. Mutlaka gidin...

Adres: Turgutreis Mahallesi Silifke caddesi...

KÜNEFECİ EMİN USTA - MERSİN

Maç yayını için yağmurlu bir günde gittiğimiz Mersin'de yemekten sonra tatlı kısmına geçmek için kendisi Mersin'li olan muhabirimiz Emir'in yönlendirmesiyle Künefeci Emin Usta'ya geldik. Çarşıya yakın bir noktada olan dükkan temiz ve ferah. 


Burada diğer tatlılarda bulunuyor ama asıl spesyali Mersin Usülü künefe. Bu bizim kebapçılarda önceden sipariş vererek ufak porsiyonlarda hazırlattığımız gibi değil büyük bir tepside yapılıyor ve sıcak olarak bekletiliyor. 


Burada yediğim künefe gibisini inanın daha önce yemedim. İnanılmaz lezzetli ve bir o kadar hafif. Künefe ancak bu kadar güzel yapılabilir. 



Emin Usta'da buz gibi su janjanlı bir sürahide masanızda 
duruyor. Burada Mersin'e özgü bir başka tatlı olan Kerebiç 
yemenizi de tavsiye ederim. Kerebiç beyaz bir kaymağın 
içinde yatan, içi fıstık ya da cevizle dopdolu olan, irmikten 
yapılmış, içli köfteye benzeyen bir tatlıdır. Aslında içli köfte 
kerebiçe benzer. Yapımında kullanılan beyaz köpüğü 
oluşturan Çöven kökü nedeniyle kerebiç, alışılmışın dışında 
bir lezzete sahip...
Emin Usta ağzını tadını bilenler için ideal bir lezzet durağı. 
Mersin'e gidip Memoş'ta Tantuni ve Emin Usta'da künefe 
yemeden dönülmez. 

Adres: Kiremithane mahallesi, istiklal caddesi 103 - 
Mersin 

ŞİŞÇİ RAMAZAN - ANTALYA

İşim gereği en fazla gittiğim yerlerin başında Antalya gelir. Ama "Antalya'da ne meşhur" diye sorduğumuzda fazla bir seçenek önümüze gelmiyordu. Geçen hafta Beşiktaş maçı için gittiğimde twitter'dan tavsiye aldığım bu mekanı bulduğuma inanın çok sevindim. Bir şubesi de Şarampol'de olan Şişçi Ramazan'ın Konyaaltı şubesinde kendimizi bulduk. Yeri kolay...



Ramazan aslen Korkuteli'nde başladığı bu işi Antalya Merkez'e de taşımış. Burada servis çok çabuk ve personel güleryüzlü ve işini bilen insanlardan oluşuyor. Hemen masanıza yeşillik, Acı biber, çoban salata geliyor.


Kapıda Korkuteli Tarhanası yazınca yemeğe çorbayla başlamak farz oldu. Bu çorbayı iç yağı sevmeyenler içmesin. İçinde bolca iç yağı ve kıyma var. Tadı güzel ama her damağa göre değil.



Şişçi Ramazan'da siparişinizi verdikten sonra Piyaz istemeden geçmeyin. Antalya'nın kendine özgü tahinli piyazı burada tam kararında ve bol yumurtalı yapılıyor. Tadı gerçekten mükemmel. 



Buranın spesyali tabii ki şişte köfte. Baharatı ve eti gerçekten özel hazırlanmış şişte köftenin yanında ıslak kuzu şiş mutlaka denenmeli. Hatta en güzeli ikisinden karışık yaptırmak. Ben de zaten garsonun tavsiyesiyle 1 porsiyon şişte köfte ve yarın kuzu şiş sipariş ettim.



Etler iyi pişmiş ve lezzetli pidelerin üstünde servis ediliyor ve adeta ağızda dağılıyor. Yanında pişmiş soğan ve közde biber ile servis ediliyor. Şişçi Ramazan etleri özel olarak hazırlatıyor ve kendi formülü olan terbiyesiyle pişiriyor. Şiddetle tavsiye ederim. Fiyatları da çok makul.



1970’te kurulan Şişçi Ramazan, 20 yıldır bulunduğu Yüzüncü Yıl Caddesi’ndeki yerinde şiş köfteleriyle ününü Türkiye’ye yaydı. Baba Ramazan Özalp’den işletmeciliği devralan oğul Turan Özalp, Korkuteli’ndeki çiftliklerinde yetişen keçi ve kuzuların yalnızca kaburgasını kullandıklarını söylüyor. Dondurucuda 3 gün dinlendirilen et, üzerine yalnızca tuz katılarak kömür ateşinde pişiriliyor. Ardından kimyon ve doğranmış maydanoz ekleniyor. Doğranmış pideyle zemini hazırlanan tabağa, aynı ızgarada pişmiş soğan ve biber koyuluyor. Bir tabakta dilimlenmiş domates, diğerinde taze yeşillikle beraber servis ediliyor. Bir porsiyonda 125 gram et var.