KALNTERİMİ RESTAURANT - MYTİLENE

Midilli adasındaki son günümüzde feribotun kalkacağı adanın en büyük yerleşim merkezi olan Mytilene'de vakit geçirmeye karar verdik. Burası diğer yerler gibi küçük ve otantik değil daha çok bir şehir havasında. Zaten adada en fazla nüfus burada yaşıyor. 45 dereceyi bulan sıcakta kiralık arabayı teslim ettikten sonra 200 metre yürüdük ve ter içinde kaldık. Yemek için bize önerilen Kalnterimi'yi çarşı içinde bulunca çölde vaha bulmuş gibi sevindik. Gölge ve esen bir yerde adından da anlaşılacağı gibi kaldırımın üstünde şirin bir restoran. Burası feribotu bekleyen Türklerin ve ağzının tadını bilen Yunanlıların uğrak noktası. 



Biz gittiğimizde sadece 1 boş masa vardı ve içerisi öğlen ouzosuna gelmiş Yunanlı doluydu. Masamız hazırlandı ve siparişleri almak için gelen kadın garsonumuz Türkçe anladığı için işimiz kolay oldu. Biz 4 gündür ahtapot ve kalamar yemekten bıktığımız için burada farklı şeyler denemek istedik. Ama etraftaki görüntü burada da ahtapot ve kalamarın iyi yapıldığını gösteriyordu. Garsonumuz bize etli yaprak sarma önerdiğinde "Bizde kralı var" dedik ama ısrarla "Bunu başka yerde bulamazsınız" dedi. Ortaya söyledik. Ve sonuçta o haklı çıktı. Üzerine yaptığı harika sos ile yaprak sarma inanılmazdı. Sonra o sosun tarifini de aldık tabii ki...



Yine Greek Salad söyledik ve üzerinde kekikli peynirle mükemmeldi. Ayrıca bizim Kelle Peyniri dediğimiz peynir kızartılarak getirildi ve onu da çok beğendik. Masanın sarma ile birlikte yıldızı ise ot salatası oldu. İçinde radika, kuzukulağı ve turp otu olan bu taze lezzet limonla harika gidiyor. Burada zengin bir zeytinyağlı menüsü var. Yine başka yerlerde de sık sık gördüğümüz ve ufak köfteye benzettiğimiz tabağın içinde aslında bakla olduğunu öğrendiğimizde ise şaşırdık. Yunanlılar mutlaka meze olarak bakla yiyorlar. Burada yine patlıcan ezme yani herse sipariş etmeden duramadık çok güzeldi. 



Kabak çiçeğinin hem dolmasını hem de içine peynir koyarak kızartmasını yapıyorlar. Burada menüde İzmir Köfte görünce çok şaşırdım ama deneme şansım olmadı. En sevdiğim balıklardan olan Sardalye ise tam mevsiminde olduğumuz için tercihimiz oldu. İri sardalyeler ızgara pişmiş ve tam kıvamındaydı. İnsan yemeye doyamıyor. Bizde hala ufacık sardalyeler servis ediliyor. Taze balık iyi de pişirilince bir başka oluyor. Ben ızgara köfte istedim ama bizdeki köfteleri düşününce biraz hayal kırıklığına uğradım. Masadaki tek vasat yemek köfteydi. 



Burada şarap sosunda ahtapotu da iyi yapıyorlar. Yemeğim sonunda ikram olarak bademli pasta veriyorlar, tadı güzel. Ev yemekleri ve zeytinyağı konusunda başarılı bir yer ama bizim tarafta Ayvalık'taki Paşa Lokantasıyla boy ölçüşemez. Yine de eğer Mytilene'de acıkırsanız ilk tercihiniz burası olmalı. Yemek sonunda gelen hesap adam başı 13 euro oldu. 

Adres: Thasou 2 Mytilene - Lesvos

Telefon: 00 30 2251 046577

TRİENA RESTAURANT - MOLİVOS

Tam 40 yıldır karşıdan baktığımız Midilli adasına neden daha önce gitmemişiz hayret ediyorum. Arada fazla mesafe yok ama kalite ve lezzet olarak inanın çok mesafe var. Midilli'ye Jalem Tour'un bu yıl hizmete soktuğu katamaran ile 40 dakikada kolayca ulaştık. (Gidiş-Dönüş 35 Euro) Adada günlüğü 50 euroya kiraladığımız arabalara atlayarak 1 saat 15 dakika uzaklıktaki Molivos'a geldik ve Adonis Hotel'e yerleştik. Yol dağlardan geçiyor ve virajlı ama keyifli. Otel ise konum olarak mükemmel yerde, odalardaki mobilyalar biraz eski ama yeterli. Balkonundan harika kale manzarası görülüyor ve denize 5 dakika uzaklıkta. Otelde 2 kişilik odanın fiyatı 50 euro... Ben denize sıfır olan Molivos 1 için de olumlu şeyler işittim bir dahaki sefere bu oteli deneyeceğim. 



Otele yerleştikten sonra çok acıktığımız için yakında bir yer aradık ve tam deniz kenarında yer alan Triena Restaurant'da karar kıldık. Manzarası çok güzel ve tam bir aile işletmesi. Burada siz masaya oturunca hemen kağıttan masa örtüsü ile masa kaplanıyor ve servis getiriliyor. Ardından az buçuk Türkçe de bilen garsonumuz gelerek detaylı bir şekilde siparişlerimizi alıyor. Adanın yabancısı olduğumuzdan ve porsiyonları bilmediğimizden aslında ne kadar çok sipariş verdiğimizi yemekler gelince anlıyoruz. 



Öncelikle içeceklerden bahsetmek gerekirse Mythos birasını ilk kez içtim ve beğendim ama Alpha daha güzel. İsterseniz adanın kendi üretimi şaraplar da mevcut. Yemeğe başlangıç olarak olmazsa olmaz Greek Salad söyledik. Bizim çoban salatanın irice doğranmış ve üzerine bir kalıp peynir eklenmiş olanı. Ama peynir çok lezzetli. Musakka ise burada biraz farklı yapılıyor. İçinde patlıcan,patates,biber ve et olan musakka güveçte ve üstünde eritilmiş peynirle geliyor. Ben çok beğendim. Masanın favorilerinden birisi de patlıcan ezme oldu. Tadı harikaydı. Ekmekleri de tam köy ekmeği ve kalın kabuklu. Bu lezzetlerle başladık ama neredeyse ana yemekler gelmeden neredeyse doyduk. 



Sıra geldi deniz ürünlerine... Ben ve Ebru birer porsiyon ızgara kalamar ve ızgara ahtapot söyledik ve paylaşmaya karar verdik. Gökçe kılıçbalığı ızgara isterken, Şebnem midye söyledi. Feyza-Onur ise bizimle aynı siparişi verdi. Tabii ki ortaya gelen patates kızartmasını da unutmayalım. Bizim gittiğimiz gün Türkiye'den gelen bir tur vardı ve masalar doluydu bu nedenle servis biraz yavaş kaldı ama siparişlerimiz birer birer gelmeye başlayınca bunu hemen unuttuk. Izgara Kalamar inanılmaz büyük ve doyurucu olarak geldi. İyi pişmiş ve içi sulu kalmıştı. Izgara ahtapot geldiğinde ise şaşkınlıktan ne diyeceğimi bilemedim. Porsiyona bakın ve siz karar verin. Hatta garsona emin olmak için "Bu 1 porsiyon mu" diye sordum ve "Evet" cevabını alınca yıllardır ülkemizde küçücük tabaklarda fahiş fiyata yediğimiz deniz ürünleri aklıma geldi. Kalamar ve ahtapotun fiyatı 8 euro... 



Yıllarca kazık yemenin acısı bir yana bu ahtapotun lezzeti bir yana değişik duygular içinde kaldım. Masaya gelen midye ve kılıçbalığı filetonun da tadına baktım. Ülkemizde yine çok pahalı satılan kılıçbalığı harika ızgara edilmiş ve eti yumuşacıktı. Midye ise harika bir sosla hazırlanmış ve çok lezzetliydi. Triena adada en beğendiğim 2. restoran olmayı başardı. Üstelik kalabalığa rağmen garsonumuzun yüzünde gülümseme hiç eksik olmadı.



Burada biz denk gelmedik ama Cumartesi akşamları sirtaki eşliğinde Yunan Gecesi düzenleniyor. Bu yemeğin sonunda bir sürü bira ve kola ile hesap 6 kişi için 115 euro oldu. Ama yemediğimiz bir şey kalmadı. Yolunuz Midilli ya da onların dediği gibi Lesvos'a düşerse kesinlikle Molivos'ta kalın ve Triena'ya gidin.

Tel: 00 30 225 307 1350

BİZİM MİDYECİ AZİZ - ALTINOVA

Her yaz tatil için farklı yerlere gitsem de çocukluğum ve gençliğimin geçtiği, unutulmaz anılarım olan Altınova'nın yeri farklıdır. Burada huzur içinde tatil yapmanın keyfini yaşıyorum. Sahilde favori yiyeceğimiz ise midye dolma. Türkiye'nin her bölgesinde olduğu gibi burada da midye dolma işini aslen Mardin'li olan Aziz yapıyor. Mardin-Midye ilişkisi üzerine bir araştırma yapmak gerekir ama o farklı bir yazının konusu olabilir. Her tatilde Aziz'in midyelerini yemek için sabırsızlanırım. 



Gençlik yıllarımda bu midyelerden 100 tane yemişliğim vardır. Şimdi biraz daha kontrollü davranmak gerekiyor ama o kadar lezzetli yapıyor ki bu kontrolü sağlamak biraz zor oluyor. Aziz'in kendi eliyle de yedirdiği oluyor bazen. Midyeler Foça'daki çiftlikten geliyor ve evde Aziz'in eşi baharatını pirincini tam kararında ayarlayarak içini hazırlıyor. Satış işi ise Aziz ve oğlunun elinde. Ayrıca akrabaları da sahilde midye satıyor. 



Her zaman güler yüzlü ve cana yakın olan, herkesle iyi geçinen ve gönlü zengin olan Aziz satış işini çok iyi beceriyor. Sabah ağzına kadar dolu olan tepsisini akşama kalmadan bitiriyor. Midye ile en iyi giden buz gibi bir bira tabii ki... Hemen arka taraftaki SSK Gazinosundaki zehir gibi servis elamanlarına bir seslenin biranız soğutulmuş bardakta elinizde olacaktır. Deniz kenarında bundan daha büyük bir keyif olabilir mi? 



Bu arada 2014 yazında fiyatlar şöyle: Küçük boy: 50 kuruş, Orta boy: 75 kuruş ve Büyük Boy: 1 TL...Aziz kışın Altınova merkezde arabada satışa devam ediyor. Ayrıca ona ulaşmak isterseniz Facebook'ta "Bizim Midyeci Aziz" olarak bulabilirsiniz. Sahilde sürekli dolaşan midyecinizin nerede olduğunu öğrenmek isterseniz cepten arayabilirsiniz. 

Tel: 0532 693 3405 - 0545 302 1274

MURİA TOU MIRIVILI - SKALA SKAMNİAS

Midilli gezimizin en özel yeri olan Skala Skamnias'da yine bu gezinin en güzel yemeğini yediğimiz için ilk olarak bu restoranı yazmaya karar verdim. 4 gün kaldığımız Midilli ya da dünyanın tanıdığı adıyla Lesvos'ta en beğendiğimiz yer burası oldu. Kaldığımız Molivos'tan yola çıkarak 20 dakikalık bir dağ yolculuğu sonrası Assos'un tam karşısına denk gelen Skala Skamnias'ya ulaştık. Burası 10-15 evin olduğu masal havasında bir köy aslında. Masal dünyasında ya da bir film platosunda gibi hissederek hayran hayran iskeleye geliyoruz. Kayalıkların üstünde kilise ve küçük limanıyla harika bir yer. 



Limanda toplam 4 tane mekan var bunlardan ikisi cafe ikisi de restoran. Burada yemekten önce arka tarafta bahçesi olan Cavos adlı cafede bir frappe içebilir ve hemen yanındaki çakıllı plajından harika bir koyda denize girebilirsiniz. Biz öyle de yaptık. Öğle yemeği için vakit erken olduğundan önce biraz oturduk sonra da Lesvos'daki en güzel denizlerden birisine girip yüzdük. Aman dikkat deniz kestaneleri can yakabilir. Burada şezlong falan yok atla denize çık havluyu ser yat. 



Yüzdünüz, acıktınız ; o zaman limana bakan tarafa geçerek devasa dut ağacının altındaki Muria sizi bekliyor. Burasının hikayesi de var. Dünyaca ünlü Yunanlı yazar Stratis Mirivilis'in baba evi Skamnia'da bulunuyor. Yazar iskeledeki Deniz Kızı-Meryem Ana kilisesine, açık denize ve bizim kıyılara bakarak 130 yıllık dut ağacının altında hikayelerini kağıda dökermiş. O yıllarda bu mekan Patsu'nun kahvesiymiş ve her bölgeden gelenler onun kahvesini içmeden ya da 2-3 kez damıtılmış ouzo'sunun tadına bakmadan dönmezlermiş. Ayrıca anlattığı hikayeleri de dinlemeye bayılırlarmış. İşte o ağacın altında şimdi harika bir balık restoranı hizmet veriyor. Mirivili'nin orijinal el yazması notları ve kitapları da sergileniyor. 



Burada uzun saçlı olan garson iyi Türkçe biliyor. Zaten yazın gelenlerin büyük çoğunluğu Türklerden oluşuyor. İsteyene ouzo yerine rakı da veriyorlar. Deniz ürünleri konusunda adada her yerden memnun kaldık ama burası bir tık daha üstteydi sanki. Buranın spesyali olan istakozlu makarnadan yemedik ama yan masaya gelen tabak dikkat çekiciydi. Ben adada kaldığım 4 gün boyunca ahtapot ve kalamarı her öğünde yedim. Burada gelen ızgara ahtapot ise en lezzetlisiydi. Bu kadar büyük ve kalın bir bacağın bu kadar yumuşak ve lezzetli olması onların sırrı herhalde. Kalamarın hem tavası hem de ızgarası geldi masaya ikisi de muhteşemdi. 



Greek Salad 4 gün boyunca favorimiz oldu belki ama benim canım domates ve soğandan oluşan basit bir salata istediğinde "hayır" demediler ve onu da yaptılar. Bilmiyorum neden ama domates de soğan da bizimkilerden lezzetliydi. İşin içine süper bir zeytinyağı da girince aman aman... Adaya özgü Labotiri peyniri de her öğünde vazgeçemediğimiz lezzetlerden birisi oldu. Hem kızartma hem de ızgarası harika oluyor. Öğlen vakti ouzo canınız istemezse birları da güzel. Ben en çok Alpha birasını beğendim. Mythos da fena değil. 



Karidesi de her türlü hazırlıyorlar ama yukarıdaki versiyonu en başarılı olanı. Suyuna kızarmış ekmek banarak yemek harika oluyıor. Biz genelde ahtapot-kalamar ve türevleri ile karın doyurduk ama burada balık da yemek istedik ve Ebru'nun en sevdiği balık olan tekirde karar kıldık. Bizim balıkçılarda barbun diye satılan tekirler iri ve tazeydi. Ayrıca her öğünde patates kızartması yedik ve burada da anne usülü hazırlanmış ve çok lezzetliydi. Burada resmini çekmeyi unutmuşum ama patlıcan salatası (herse) de masanın favorilerinden birisi olmayı başardı. 



Bu kadar harika yemek ve bir dünya içecekle birlikte harika ve güleryüzlü servis sonrasında 6 kişi için gelen hesap ise bu. Bu masa için 97 euro hesap ödedik. Adam başı bahşişle birlikte 17 euro. Zaten adada belli bir standart var ve en fazla adam başı 20 euro ödeyip tıka basa yemeniz mümkün. Bizim güzel ülkemizde balıkçılarda hem ufacık porsiyonlarda mikroskobik olarak gelen deniz ürünlerini hatırlayıp hem de ne kadar kazık yediğimiz aklımıza geldi. Midilli'ye giderseniz Skala Skamnias'yı mutlaka gezin ve dut ağacının altında yemek yemeden dönmeyin. 

www.underthetree.gr

Tel: 00 30 22550 5319

KASAP DÖNER - ACIBADEM

Döner konusunda oldukça tutucu olduğum için listeme yeni mekanları almakta biraz zorlandığımı fark ettim. Özellikle zincir restoranlara bu blogta fazla yer vermeyi düşünmediğimden sürekli gözüme ve burnuma çarpan Kasap Döner'i pas geçiyordum. Acıbadem'de yaptığımız bir hasta ziyareti sonrası bayağı acıktığımızdan olsa gerek Kasap Döner'de yeme kararı verdik. İyi ki de vermişiz burası benim ön yargımı yıkmayı başardı ve listede kendine üst sıralardan yer buldu. Öncelikle iyi tasarlanmış bir konsept ile hazırlanan dükkan hoşuma gitti. Ufak bir mekan olmasına rağmen bahçede tabureler üstünde yeme şansınız var. İçeride masalarda bulunan ipadler ise gençliği buraya çekmek için parlak bir fikir. 



Konsept başarılı, servis gayet düzgün ve hızlı ama ya lezzet... Oraya da geçeceğiz ama menü önünüze geldiğinde fark yine ortaya çıkıyor. Burada istediğiniz gram döneri istediğiniz şekilde yemeniz mümkün. Esprili dille hazırlanan menü de hoşuma gitti. Dedik ya ne konseptler gördük lezzete gelince yoktular diye... Buradaki dönerin lezzeti bırakın beni her yerde döner yemeyen ve yağlı et sevmeyen eşimi bile etkiledi. Dönerin sunumu tahtada yapılıyor ve şık. 



Döner aslında biraz yağlı olmalı ama bizim damak zevkimiz yağsız hadi biraz az yağlı etten yapılan dönere uyuyor. Genelde de bu kabul görüyor aslında. Üstad Vedat Milör yağlı döneri savunsa da zevkler değişir. Buradaki döner tabii ki kupkuru değil ama gerektiği kadar yağlı. Ayrıca etin marinesi ve kalitesi çok önemli. Geçmişi 67 yıla dayanan et üreticisi Sarıtaş tarafından kurulan restoranlarda kaliteye önem verildiği belli. Bu tür zincirlerde iyi denetleme yapmak şart. Bunu başarırlarsa marka da ileriye gider. Eti mükemmel, ben tombik ekmekte yedim ekmeği de çok beğendim. Lavaşı ince ve hafif. 



Yan ürünlerde de kaliteye önem veriliyor. Patates kızartması çok iyi, ketçap ve mayonezin markası en kalitelisinden, içecekler ise sadece cam şişede servis ediliyor. Tek ürüne konsantre olmak avantaj bunu iyi kullanıyorlar. Hesap bu kaliteye göre makul. İstediğiniz kadar döneri yiyebiliyorsunuz. Ben en kısa zamanda farklı yerlerdeki 1-2 şubeyi daha deneyip yazıya ekleyeceğim. 



http://www.kasapdoner.com/

Adres: Acıbadem Caddesi 101/B Kadıköy 

Tel: 0216 545 22 23

PUNTO FRESCO - İSTİNYE PARK

Gezmek için alışveriş merkezine gitmeyi çok sevmem ama birşeyler alacaksam gezerim. İstanbul'da sayısı çığ gibi artan AVM'ler içinde ise tercih ettiğim 2-3 tane vardır. Bunların başında İstinye Park gelir. Ferah bir ortama sahip olan İstinye Park'da yemek için 2-3 farklı tercihim var. Bunların başında gelen yer yemek katında yer alan bir İtalyan Restoranı olan Punto Fresco... İlk olarak 2 sene önce gittiğimde çok beğenmiştim aradan geçen zamanda uğrama şansım olmamıştı ama geçenlerde gittiğimde yine memnun kalınca yazmaya karar verdim. Malum bu sayfada beğenmediğim ya da sonradan bozan mekanlara yer yok. 



Punto Fresco mekan olarak rahat bir konumda ve masaların ahşap olması ilk büyük artısı. Servis olarak ne çok hızlı ne çok yavaş ama işini bilen servis elemanları size menüde yardımcı oluyor. Kışın giderseniz başlangıcı italyan usülü sebze çorbasıyla yapabilirsiniz. Eğer hafif bir yemek isterseniz eşim Ebru'nun favorisi olan ızgara tavuklu,rokalı ve parmesanlı salata tam size göre. Parmesan rendelenmiş değil traşlanmış olarak geliyor ve görüntü olarak da güzel. Salatalarda kullanılan malzemenin kalitesi de çok önemli bir faktör. Bulgurlu ve mercimekli doyurucu salata ve bruschetta da iyi bir alternatif olabilir.



Burası tipik bir İtalyan olduğu için pasta ve pizzada mutlaka belirli bir seviyede olmasını beklerim. Pizzasının hamuru tam kıvamında ve malzemeleri taze, pastalar yani makarnaları ise el yapımı ve tadına doyum olmuyor. Pizza olarak zevkinize göre bir tercih yapabilirsiniz orası size kalmış. Benim her zaman tercihim basit ama lezzetli Margherita ama mantarlı pizza ve Pizza Rosso da en fazla tercih edilenlerin başında geliyor. 



Ama makarnaya gelince benim ilk tercihim Siciliana Penne. İçinde makarnaya en çok yakışan sebze olan patlıcan var. Sonrasında ise köfteli makarna ve ıspanaklı ravioli sizi mest edecek çeşitler. Ravioli hem görüntü hem lezzet olarak 10 numara. Unutmayın burada yediğiniz makarnalar tamamen el yapımı. Punto Fresco gerçek bir İtalyan olduğunu porsiyonlarının büyüklüğü ve doyuruculuğuyla belli ediyor. Risotto ise tam kıvamında yapılmamış gibiydi. Makarnalara ise laf yok...



Burada isterseniz ana yemek olarak Türk usulü yapılan ve bizim "Anne Köftesi" dediğimiz onların menüdeki adıyla Alaturka Köfte gayet lezzetli. Özellikle çocuklar bu köfteye bayılıyor. Ayrıca hamburger istediğiniz zaman yanında baharatlı patates kızartması ile servis edilen süper bir burger gelecek. Ben buranın burgerini pek bir havalı açılan ama beğenmediğim Shake Shake'in burgerine tercih ederim. Tavuk Şinitzel ve Izgara Et gayet başarılı. Burada belli ki işini seven ve özen gösteren, detayları atlamayan bir işletmeci var. İçecek olarak da Naneli Limonata tercih edebilirsiniz. 



Burada fiyatlar çok ucuz değil ama çok korkutucu da olmadığını söylemem gerek. Temmuz 2014 fiyatlarına göre adam başı içkisiz 30-35 TL ödeyerek karnınızı doyurabilirsiniz. İstinye Park içinde benim ilk tercihim, tavsiye ederim. 

Telefon: 0212 345 60 81

KÖFTECİ RAMİZ - AKHİSAR

Malum yaz geldi ve yollara düşmeye başladık, Nejat Abimin dediği gibi "Güneye Giderken" soldan güneş yükseliyor. Tatilci moduna girip arabaya atladığınızda yol üstündeki lezzet noktalarını da bilmeniz ve molalarınızı ona göre vermeniz gerekir. Balıkesir-İzmir yolunda iseniz mutlaka uğramanız gereken yer Akhisar'a doğru Köfteci Ramiz olmalı. Diyeceksiniz ki artık Türkiye'nin her yerinde Ramiz var neden burası? Cevabım burası işin doğduğu yer, her ne kadar sahipleri kabul etmese de burada yediğiniz köftenin lezzeti daha farklı...



İlk kez 1934 yılında Akhisar Çarşısında açılan ve hala hizmet veren Ramiz karayolu üzerinde daha rahat ulaşılabilen bu şubesini 2000 yılında hizmete sokmuş. İstanbul-İzmir yolunda Akhisar'a gelmeden 4 km. önce sağda BP istasyonu göreceksiniz. Ramiz işte burada 300 kişiye aynı anda hizmet veren mekanıyla tanındı ve sonrasında işi büyüttü. Aslında Köfteci Ramiz'i şöhrete kavuşturan yer burası. Makedonya'dan gelen ve limon sandığında satarak başlayan hikaye devam ediyor. Gelelim lezzetlere...



İçerisi çok büyük ama servis çok hızlı. İsterseniz önce mercimek çorbası ile başlayabilirsiniz. Açık büfe salata buradaki çeşitlerin fazlalığı ile göz kamaştırıyor. Malum Ege'de olunca özellikle otlardan vazgeçmek olmaz. Salata büfesinden kendinize göre bir salata alarak köftelerinizi beklemeye başlayabilirsiniz. Ben piyaz fasulyelerini de çok beğendim. Ne diri ne de çok pişerek erimiş... Asıl başrol oyuncusu olan köfte çok geçmeden masanıza geliyor. Ben Türkiye'nin farklı yerlerinde en az 5-6 Ramiz'de köfte yedim ama buradaki lezzet inanın çok farklı. 



En son uğradığımda rahmetli Ramiz beyin oğullarından ve şu anda işi sürdüren 4 kardeşten Birtan Taşkınlar ile sohbet etme fırsatı buldum. Futbola çok meraklı olan ve TFF'de gözlemcilik yapan Birtan bey burada daha lezzetli köfte olduğu iddiama gülerek "Biz bütün Türkiye'ye zaten buradan gönderiyoruz, köfte aynı ama psikolojik olarak burası daha lezzetli geliyor herhalde" diye cevap verdi. Bence bazı şubeler özellikle AVM içinde olanlar gaz ocağında yaptığı için ufak bir değişiklik olabilir. Köfteler hala elle yoğruluyor, baharatları kıvamında ve en önemlisi döküm ızgarada kararınca pişiriliyor. 



İsterseniz diğer köfte çeşitleri ya da tavuk ve et de bulabilirsiniz. Ama benim önerim özellikle merkezinde iseniz Ramiz Köfte yemeniz. Yemekten sonra tatlı büfesi de çok zengin. Şekerpare ve sütlaç favorilerim. Şarküteri bölümünde ise doğal ve yerel ürünler satılıyor.

Adres: Akhisar-Balıkesir Karayolu 3.Km. BP Akaryakıt İstasyonu 45220 Akhisar / Manisa


ŞİŞLİ KÖFTECİSİ - ŞİŞLİ

İstanbul'un her köşesinde gizli kalmış lezzet noktaları var. Bazı lezzet avcıları bu tip yerleri biliyor ama çok fazla paylaşmıyorlar. Özellikle iş köfte olunca ince eleyip sık dokumak gerektiğinden her yeri kolay tavsiye etmiyorum ama Şişli Köftecisi çok rahat tavsiye edebileceğim bir yer. Ben burasını yaklaşık 10 yıl önce tesadüfen keşfettim. Şişli Camisinin hemen yanındaki daracık sokakta yer alan küçücük dükkan çevrede çalışanlar ve bilenlerin vazgeçemediği bir yer. Öncelikle dükkan küçük, malzemeler basit ama içerisi tertemiz ve bakımlı. Köftesi de anlatmaya değer...


Şişli Köftecisi geleneksel bir İstanbul semt köftecisi. Bu tip yerler eskiden daha fazlaydı ama büyük zincirler yüzünden giderek azaldı. Burada sabah servisi erken saatte çorba ile başlıyor. Özellikle mercimek çorbasını iyi yapıyorlar ve öğlen 2 gibi kalmıyor. Ayrıca hergün kurufasulye servis ediliyor. Ben bir seferinde kuru yedim ve beğendim. Ama buranın köftesi bir başka. İçinde anladığım kadarıyla fazla katkı olmayan köfte küçük ve eski bir ızgarada pişiriliyor ve yanında domates-biber ve pilavla servis ediliyor. Yanında ise melamin tabakta piyaz var. 


Köfte tat olarak Sultanahmet Köftecisine benziyor. Ben eski tip bu köfteyi çok beğendim. Piyaz ya da salata isterseniz pişman olmazsınız. Ayrıca et yemek isterseniz iyi bir kasaptan alındığı belli olan biftek de çok güzel. Suyu içinde kalarak pişiriliyor ve tadı mükemmel, ayrıca tavuk-şiş de menüde bulunuyor. İsterseniz karışık bir tabak yapabilirsiniz. Ben biftek-köfte karışık yemeyi seviyorum. Galiba önemli olan eti de köfteyi de nasıl pişireceğini bilmek. 


Fiyatlar son derece hesaplı. Öğle saatlerinde yer bulmak zor, masanızı başkalarıyla paylaşmak istemiyorsanız hiç gitmeyin bu saatlerde. Ama köfte sevenlerin Şişli'den yolu geçerse denemesini tavsiye ederim. 

Adres: Abide-i Hürriyet Caddesi Çarşı sokak No: 1/C Şişli 

Telefon: 0212 248 50 97 

HİSAR BÜFE - MECİDİYEKÖY

İstanbul'da en iyi döneri yapanların başında büfeler geliyor. Mecidiyeköy'deki Hisar Büfe de hem et hem de tavuk döneri gayet lezzetli yapıyor. Gerek Mecidiyeköy'de çalıştığım yıllarda gerekse de yolumun geçtiği dönemlerde sık sık burada döner yedim ve çok memnun kaldım. Küçük bir dükkan ve içeride oturacak 6-7 ufak masa bulunuyor. Yeri çok merkezi olduğu için özellikle öğlen saatlerinde yer bulmanız biraz zor olabilir. Çevredeki işyerlerinde çalışanlar burayı tercih ediyor. 



İsterseniz önden bir çorba içebilirsiniz çorbası da başarılı...Et Döner ve Tavuk Döner bulunuyor ama benim tercihim çoğu zaman et döner oluyor. Dönerin içinde domates ve biber de olduğu için lezzeti artıyor. Özel sosuyla terbiye edilen yaprak döneri daha fazla sevdiğimi söylemiştim, işte burada tam anlamıyla yaprak döner yapılıyor. Porsiyonu doyurucu ve servisi çok hızlı. Ben pilav üstü porsiyon seviyorum ama ekmek arası da yiyebilirsiniz ekmekler taze...



İşte döner böyle iyi pişmiş ve yaprak kesilmiş olmalı. İsterseniz yine sosu özel olan tavuk döneri de tercih edebilirsiniz. Ben ara sıra tavuk döner de yedim ve çok beğendim. Köpüklü ayran lezzet olarak üst seviyede. Burası sadece döner yapmıyor. büfe olduğu için tost çeşitleri ve sosisli de bulunuyor. Bunları her yerde yiyebilirsiniz ama döner bir başka... 



1984'den beri hizmet veren Hisar Büfe bir müdavim kitlesi oluşturmuş durumda. Fiyatlar gayet hesaplı. Yolunuz Mecidiyeköy'den geçerse hızlı bir şekilde karnınızı doyurmak isterseniz tavsiye ederim. Yeri çok kolay, Mecidiyeköy Polis Merkezine gelmeden 4-5 dükkan önde... İsterseniz paket servisi de gayet hızlı... 



Adres: Büyükdere Cad. Bentek İş Merkezi No:47 Mecidiyeköy 

Telefon: 0212 267 04 19 - 0212 267 42 48 

http://www.hisarbufe.net

YAŞAR USTA DONDURMA - BOSTANCI

İstanbul'da dondurma denince son yıllarda özellikle Anadolu Yakasında oturanlar önce "Yaşar Usta" demeye başladı. Ünü giderek artan Yaşar Usta ile benim tanışmam ise 14 yıl öncesine dayanıyor. Buraya beni ilk olarak sevgili Hakan Artış götürmüştü. İlk kez yediğimde ise "Bugüne kadar dondurma yememişim" dediğimi hatırlıyorum. Ondan sonra da bazen dükkana uğrayıp orada yedim bazen de kilo ile eve aldım. Yaşar Usta o yıllarda bu kadar üne kavuşmamıştı ama şimdi kazandığı ünü sonuna kadar hak ediyor. Öncelikle bu işe 5 yaşında adım atan Yaşar Usta'nın bir fırın önündeki tezgahta başlayan serüveninin bu noktaya gelmesi sevindirici. 


Yaşar Usta her zaman tezgahın başında, eskiden tek başına bu işi sürdürürken şimdi yanında 3 yardımcısı daha var. Aslında biraz sohbet edince dondurma konusunu ne kadar ciddiye aldığını anlarsınız. Burada klasik sütlü dondurma yapılıyor. Yaşar Usta işin püf noktasını açıklamıyor ama malzeme alımının ne kadar önemli olduğunu anlatıyor. Çileği, kavunu, eriği nereden alacağını ve hangi bölgenin mahsulünün daha iyi olduğunu biliyor. Üşenmiyor atlıyor arabaya bizzat gezerek malzeme topluyor. Böyle olunca da meyvenin gerçek tadını alabiliyorsunuz. Zaten burada meyveli dondurmalar bir başka. Sanki dondurma yemiyorsunuz da meyvenin kendisini yiyorsunuz. Hatta abartalım meyvenin kendisi bile bu kadar lezzetli değildir. 


O mevsimde hangi meyvenin zamanıysa o yapılıyor. Her zaman olmayan sadece kısa süre satılanlar ise paha biçilemez. Mesela kırmızı erik... Prensipli adam olan Yaşar Usta dondurmanın üstüne sos ve fındık gibi gereksiz şeyler koymuyor. Kaşıkla tadına baktırmıyor. Sürekli yenilik arayan ustamızın tahinli dondurması da harika, ayrıca başka yerde bulamayacağınız Cicibebeli dondurma da denenebilir. Hurmalı ve kestaneli bulursanız tadına bakın... Bu arada inek sütünden yapılan kaymaklı ve bitter çikolatalı dondurmaları da harika ama o meyveliler yok mu....


Yaşar Usta'ya göre işin 4 sırrı var. Birincisi temizlik ikincisi dürüstlük üçüncüsü sevgi dördüncüsü ise tüm müşterileri ailenin bir ferdi gibi görmek. Böyle olunca da kendi ailene yedirmediğin hiçbir şeyi satmayacaksın felsefesi ortaya çıkıyor. Tezgahta self servis uygulaması var. Arkada fırının önünde oturacak masalar mevcut. Kredi kartı geçmiyor. Hatırlatmakta fayda var, Ayvalık Sarımsaklı ve 4.Levent dışında şubeleri yok. Bazı cafelere ise dondurma veriyorlar. Yaşar Usta bana göre İstanbul'daki 1 numaralı dondurmacı. Yemediyseniz çok şey kaçırdınız demektir. 

Adres: Prof. dr. Ali Nihat Tarlan caddesi 34/2 Bostancı -İstanbul

Tel: 0216 361 14 40