Edirne'de birkaç değişik yerde tava ciğer yeme şansımız oldu. Hepsi de bana göre güzeldi ama Kemal Usta bir tık daha iyi gibi geldi bize. Tarihi Kapalıçarşı'dan orta kapıdan çıkınca hemen sol tarafta ufak dükkanı göreceksiniz. Burada salaş bir ortamda taburelere oturarak yemeğinizi yiyeceksiniz benden söylemesi.
Duvarlarda buraya daha önce gelmiş ünlü isimlerin fotoğrafları yer alıyor. Menüde tava ciğerinden başka birşey yok ama isterseniz size karşı dükkandan köfte de yaptırıyorlar. Hatta biz her gittiğimizde ortaya bir köfte istiyoruz gerçekten çok lezzetli. Ama ciğer bir başka. Masaya söğüş domates ve olmazsa olmaz kurutulmuş acı biber hemen geliyor. Bu biberler ciğerin adeta tamamlayıcısı. İpe dizerek kurutuluyor ve kızartılarak servis ediliyor. Çok acı dikkatli olun 2-3 taneden fazlası sonrasında büyük eziyete dönüşebiliyor.
Aslında Edirne'lilere göre ciğerin yanında soğan yenmezmiş. Ama isteyen çok olunca soğan da servis ediyorlar. Burada işin sırrı yağın yeni olmasında. Bir keresinde eski yağda yediğimiz ciğer tamamen aynı olmasına rağmen tam bir eziyet olmuştu. Yağ değiştikten sonra ilk pişirilen ciğerin tadı bambaşka.
Tava ciğerinin yapılışında öncelikle ana malzeme olan ciğeri iyi yerden almak çok önemli. Sonrasında ise eti ince ince kesmek de büyük önem taşıyor. İstenilen incelikte kesemezseniz kızartma da kötü çıkıyor. Kesilen ciğerler una batırılıp kızgın ve yeni yağda kızartılınca ortaya muhteşem bir yemek çıkıyor.
Ciğer sevenler zaten mest oluyor ama "Ben ciğer yemem" diye mızmızlananlar bile tadına bakınca birden fikir değiştirebiliyor. Edirne'yi mutlaka görün, özellikle İstanbul'da yaşıyorsanız 2.5 saatte rahat bir yoldan gideceğiniz Edirne'de hem tarihi yerleri gezebilir hem de harika ciğer ya da köfte yiyebilirsiniz. Dönüşte çarşıdan peynir almayı da unutmayın.