RUMELİ KARDEŞLER SOFRASI - BURSA

Bursa'ya gittiğiniz zaman aklınıza ilk olarak "İskender" gelmesi ve bunu yemeniz doğal ama sürekli Bursa seyahati yapıyorsanız ve alternatif arıyorsanız size harika bir yer önereceğim. İskender güzel ama sürekli yenmiyor ve benim gibi tencere yemeği seven biriyseniz "Kardeşler Sofrası" tam size göre bir yer. Burası bir Arnavut Lokantası ve bu bile tercih edilmesi için önemli bir neden... Yeri bulmak biraz zor ama sora sora bulursanız sizi harika bir ziyafet bekliyor olacak. Güzelbahçe semtinde bilmeyen yok. Sanayide arada kalmış olsa da geniş bir otoparkı mevcut.


Ustamız Bülent Barış işinin ehli ve lezzetli yemeklerim mimarı. Burada istediğiniz her türlü tencere yemeği yapılıyor. Yazın ve güzel havalarda bahçesinde oturabilirsiniz. Gitmeden bize "Mutlaka kuru fasulye yemelisiniz" önerisini dikkate alarak ilk önce acılı kuru fasulye ile başladık. İsteyene az acılı da servis ediliyor ve tadı mükemmel. Bu arada bir seferinde tavuksuyu diğerinde mercimek çorbası ile başladım. Özellikle mercimek hayatımda içtiğim en iyi mercimek çorbası desem abartmış olmam. 



Biz söylemeden ortaya gelen çoban salata üşenmeden ince ince doğranmış ve tam olması gerektiği gibi hazırlanmış. Masaya patlıcan ezmesi ve başka bir karışık salata da siz istemeden getiriliyor. Masada herkes farklı bir şey istediği zaman ortaya çıkan görüntü ise ziyafet sofralarından farksız oluyor. 


Burada bir yemeği diğerinden ayırmak haksızlık olacağından şefimizin tavsiyesiyle aşçı tabağı olarak da bilinen  onların deyimiyle "Rumeli'de kayık tabak" istedik. Yani bütün yemeklerden azar azar konulan ver büyük bir tabakta servis edilen lezzetler topluluğu.. Bu tabak gelince "İyi ki buraya gelmişiz" diyecek ve bana selamlarınızı göndereceksiniz. 



Görüntüsü bile insanı doyurmaya yetiyor ama tatları da mükemmel. Özellikle patlıcanlı et, Arnavut ciğeri ve tandır tam not alıyor. Böyle bir tabakla insanın göz ve mide olarak doymaması mümkün değil. İşin sırrını sorduğumuzda yemeklerde ustanın yağ karışımının özel olduğunu ve tereyağ, zeytinyağı, mısırözü ve biraz margarinin özel bir oranda karıştırılıp yemeklere konduğunu anlatıyorlar. Zaten önemli olan yedikten 1 saat sonra midenizde bir yanma olmaması bu da yağın kalitesini gösteriyor. 


Bu harika tabağı mutlaka denemelisiniz. Porsiyon kallavi ve doyurucu. Buradan çıkarken "Ne yemek yedik" diyebilirsiniz ama kesinlikle hazmetmekte sorun yaşamayacaksınız. Ben Arnavut Ciğerinin çok özel olduğunu düşünüyorum. Burada yediğim ciğer gibisini başka yerde yemedim. Bir de özel bir yemek olan Kuzu Gömleğinde Ciğer ya da Ciğer Sarması siz hangi isimle söylerseniz söyleyin çok çok güzel...


Bu tabaktan sonra yenir mi bilemem ama bize ikram edilen tatlı tabağında yok yok... Buranın özel tatlısı süt helvası ortada, etrafında kabak tatlısı, şekerpare ve kazandibi dilimleri ile öldürücü bir karışım olmuş. Tabii ki yemekle birlikte harika hoşafları da tadabilirsiniz. 



Bu tabağı istemezseniz tatlı çeşitleri içinde sütlü kemalpaşa ilk tercih olmalı... Üzerine isteğe göre tahin ve kaymakla fındık konunca anlatılması zor oluyor. Diğer tatlıların hepsi de çok lezzetli...


Ben bundan sonra her Bursa seyahatimde öncelikle Kardeşler Sofrası'nı tercih edeceğim. 1951 yılından bu yana hizmet veren bu mekanı şiddetle tavsiye ediyorum. Adresi bulmak zor olabilir ama sora sora bulun. Buna değeceğini göreceksiniz. 

Adres: Gülbahçe Mah. Vardar Cd. No:36 OsmangaziBursa

Telefon: 0224 252 05 27

AKIN BALIK - KARAKÖY

Balık lokantası denince akla "Acaba nasıl bir hesap gelecek" endişesinin yaşandığı ve ne yazık ki çoğunun abartılı hesaplarla haketmedikleri paraları kazandığı yerler geliyor. İstanbul'da yaşayan ve ağzının tadını bilenler ise bu tip mekanlardan uzak durarak gerçekten lezzetli balık ve mezeleri bulabileceği salaş yerleri belirliyorlar. Bunun için ben de size çok iyi bir adres önereceğim. Adını ilk kez 2 yıl önce duyduğum ama fırsat bulup yeni gittiğim "Akın Balık" şimdiden listede ilk sıralara yerleşmiş durumda. Karaköy'de balık pazarının hemen arkasında bahçe içindeki harika bir mekan. 



Mekana girince salaş ortam ve yeşilliklerin içindeki masalardan dolayı bir anda kendinizi bir tatil kasabasında zannedebilirsiniz belki ama önünüzde akan insan kalabalığı ve tarihi yarımadanın harika manzarası İstanbul'da olduğunuzu hatırlatıyor. Ben insanların içinde olmayı ıssız kalmaya tercih ettiğim için en güzel manzara akan insan kalabalığı oluyor. 



Öncelikle belirtmem gerek özellikle hafta sonu gidecekseniz mutlaka rezervasyon yaptırmalısınız. Gündüz saatlerinde bile burada yer bulmak çok zor. Hatta hafta içi akşam bile artık yer bulmanız zor ama şansınızı deneyin.. Özellikle taze ve iyi pişirilmiş balık ve süper ortam için değecektir. 



Bana göre gece manzara daha güzel ve ışıkların altında mekan daha çekici ama "Gündüz Rakısı" bir başka tatlı geliyor insana. Burada yer bulup oturursanız nev-i şahsına münhasır garsonlarla iletişim kurmaya başlayabilirsiniz. Hepsi hazır cevap ve işini bilen garsonlarımızla doğru frekansı bulabilirseniz harika bir sofra kurmaya başlayabilirsiniz.



İlk yıllarda kağıt bardakta verilen suyun yerini şimdi işlemeli bardaklar almış ama isteyene yine plastik bardakta servis yapılıyor. Rakı çay bardağında içiliyor ve çok güzel oluyor. Mezelerden istediğinizi gidip seçebilirsiniz ama bence meze işini çok abartmayın balığa yer kalsın. Bir meyhanenin iyi olup olmadığı rakının yanında verdiği beyaz peynirden belli olur burada peynir harika. 



Salataları da standartın çok üstünde. Burada uzun sohbetler ve keyifli masalar için bazı şeyleri dert etmemeniz gerekiyor. Oturduğunuz sandalye sallanabilir, masaya polen yağabilir hiç önemli değil. Kağıt örtüler serilen masalarda farklı tabak ve çatallarla ama harika bir ortamda olacaksınız. Kalamarı da güzel yapıyorlar, ben karides yemedim ama eminim iyidir. Balık kısmına gelecek olursak, önü zaten ucuz ve kaliteli balıkların satıldığı balık pazarı ve yediğiniz balığın taze olmaması için bir neden yok. İstavrit ve tekir tabağı söyledik ve çok iyi pişmiş olarak geldi. 



Mevsiminde burada palamut yemek de harika oldu. Palamut ve lüferi nasıl pişireceklerini iyi biliyorlar. Ufak bir tezgah ve küçük bir ızgara ile başlayan Akın Balık biraz daha palazlansa da aynı havayı korumayı başarıyor. Her balığı nasıl pişeceğini bilerek yapıyorlar. Ben en keyifli rakı sohbetinin deniz kenarında portakal sandığı üzerinde çay bardaklarıyla yapıldığına inanırım. Burası bana o ortamı hatırlatıyor. 



Hesap kısmına gelince tabii ki yediğiniz içtiğiniz ile ve kendinizi ne kadar sevdirdiğinizle ilgili ama adam başı 60-70 TL arası sağlam içerek buradan çıkabilirsiniz. Unutmadan ben rakının yanında balık da yeseniz acılı şalgam içmenizi öneriyorum. Adresi çok kolay: Galata köprüsü yanında balıkçıların hemen arkasında ama Akın Balık yazan yere gireceksiniz karıştırmayın. 



Adres: Fermeneciler Caddesi Ali Yazıcı Sokak Gümrük Han Da: 10 Karaköy 

Tel: 0212 244 9776



SERVET ÇÖP ŞİŞ - İZMİR

Belki de gitmekten en keyif aldığımız deplasman olan İzmir tam anlamıyla bir gurme cenneti. Gençlik yıllarımızda favorimiz olan kömürde sandviç büfeleri artık yok. Hemen herkes Efes Otelinin yanındaki büfeden övgüyle bahsederken ben bir sonraki paralelde yer alan Kardeşler Büfe'yi tek geçerdim. Çembere kırılan yumurta ile hazırlanan karışık ve yanında Sen-Sun gazozu. Bu büfeler anlamsız bir kararla kaldırıldı ve çoğu dükkan olarak hizmet veriyor ama eski havaları yok. 


Neyse biz son zamanlarda Servet Çöp Şiş'de karar kıldık. Yine uzun yıllardır herkesin bildiği Topçu kaliteli bir mekan ama çaprazında yer alan Servet sanki biraz daha önde.. Pasaport'un tam karşısında ara sokakta...



İzmir çorba çeşidi ve lezzeti olarak iyi bir yerde. Servet'e gidince başlangıcı çorba ile yapabilirsiniz. Özellikle gece gidenler geç saatlerde ve eğlence sonrasında işkembe, kelle-paça içebilirler. Çorba olarak çeşit çok  ve gerçekten çok lezzetli yapıyorlar. 


İçerisi temiz ve garsonlar işini bilen hızlı servis yapan güleryüzlü kişiler. Çorba faslı biterken masaya İzmir'in olmazsa olmazı taze roka ve turp ile yeşillikler geliyor. Şimdi sırada çöp şiş var. İstanbul'da 2 yıldır her semtte açılan çöp şiş mekanları kusura bakmasın en iyi çöp şiş Ege'de yapılıyor. Servet ve Topçu ise en tanınan mekanlar. 



Sıcak pideler masaya servis edildiğinde mutlaka kendinizi frenlemeniz gerekiyor yoksa etlere yer kalmayabilir. Pideler çok güzel ama biraz yavaş...



Çöp şiş ve yanında ikram edilen olmazsa olmaz pişmiş soğan ile lezzet doruklarına ulaşıyorsunuz. Eti ve pişme şeklinden mi bilinmez burada yediğimiz çöp şiş çok farklı geliyor. 1 porsiyon ise asla yetmiyor. Ben soğanı çok seven birisi olarak burada verilen sıcak sıcak yenen pişmiş soğana bayılıyorum. 


Burada her seferinde bir gelenek haline gelen ortaya bir porsiyon köfte söyleme geleneğini bozmuyoruz ama köfte vasatın üstüne çıkamıyor. 


Servet içkili bir mekan eğer isterseniz akşam yemeğinde güzel bir rakı sofrası da kurabilirsiniz. Biz iş için orada olduğumuz için henüz bu imkanı bulamadık. Fiyatlar gayet makul ve çöp şiş lezzetli daha ne olsun... Topçu fanatiklerinin bile Servet'i bir kez denemesini öneriyorum. 



http://servetcopsis.com/

BOĞAZİÇİ LOKANTASI - ANKARA

Ankara'da güzel bir tencere yemeği yemek isterseniz size önerim Ulus Samanpazarı'nda bulunan tarihi Boğaziçi Lokantası olacaktır. Ama belirtmekte fayda var eğer kuzu eti sevmiyorsanız buraya hiç gitmeyin çünkü lokanta etli yemekleriyle ünlü ve kullanılan etlerin yüzde 90'ı kuzu eti...


Lokantaya girince koku hemen dikkatinizi çekiyor. Burada çok çeşitli sulu yemek ve kendilerine özgü "Ankara Tava" var. Yemekleri seçmek için arka tarafta yer alan tezgaha geçerek ustadan bilgi de alabilirsiniz. Görerek sipariş vermenizi öneriyorum. 


Yemekler klasik usülde hazırlanıyor dolayısıyla aman yağsız olsun, diyetimi bozmak istemiyorum derseniz buranın kapısından geçmemeniz gerek. Ama eski lezzetleri arayanlar için bence kaçırılmayacak bir fırsat. Çorba ile başlamak isterseniz çorbalar vasatın üstünde ama ben çok sevdiğim "Kuzu Haşlama" ile başlangıcı yaptım. Geçen sefer yediğim daha az yağlıydı ya da ustamız bu sefer biraz yağı fazla olan bir parçayı bize uygun gördü. Ama lezzetli ve kıvamı yerinde bir yemek. 


Resim yazısı ekle
Bu gidişimde yemedim ama daha önce tadına baktığım kavurma ve tandır da vasatın üstünde lezzetlerdi. Beraber gittiğim arkadaşlarım lahana ve yaprak sarma istediler ve çok beğendiler. 


Sulu yemek olarak bütün çeşitler tavsiye edilecek kadar güzel. Ama buranın özel yemeği olan "Ankara Tava" mutlaka tadına bakılacak bir lezzet. Pilavın içinde ağızda dağılacak kadar yumuşak kuzu eti ve domates biberle birlikte servis ediliyor. Bana incik kısmı geldi ve et gerçekten çok başarılıydı. Pilavla birlikte tam bir doyurucu öğün hatta az yiyenler için bitirilemeyecek kadar bol bir porsiyon.


Yazının başında dediğim gibi burası klasik usülde yemek yapan ve eski alışkanlıklardan ödün vermeyen bir yer. Dolayısıyla salata ile beslenen bazı arkadaşlarınız için uygun olmayabilir aman dikkat... Yemek sonrası masaya iki çeşit tatlı geldi ve ikisini de çok beğendim. Şekerpare genelde tercih edilmeyen ama benim çok sevdiğim bir tatlıdır. (Şener Şen ve İlyas Salman'ın oynadığı filmi de gerçekten sinema tarihine geçecek kadar komikti) Şekerpare üstünde çok lezzetli manda kaymağı ile servis yapılıyor.


Tufan'ın siparis ettiği kadayıf ise yine tam kıvamında ve tavsiye edebileceğim bir alternatif olabilir. İsteyene kabak tatlısı ve sütlaç da mevcut. 


Ankara'da iyi bir ev yemeği isteyenler için Osmanlı-Türk mutfağından çeşitleri bulabileceğiniz Boğaziçi Lokantasını şiddetle tavsiye ediyorum. 

Adres: Denizciler Caddesi No:1 - Ulus 

http://www.bogazicilokantasi.com/

KONYALILAR ETLİ EKMEK - KAZASKER

Uzun süredir adını duyduğum ve yakın oturduğum halde bir türlü gidemediğim Konyalılar Etli Ekmek'e geçenlerde nihayet gittim. Uzun süren bir köprüden akşam trafiğinde geçme çabasından sonra Ebru ile birlikte biraz ayağımız açılsın diye yürümeye karar verdik. Ve tesadüfen kendimizi bu mekanın önünde bulduk. Aslında Vedat Milör'ün buranın müdavimi olması bile tercih sebebi ama nedense bir türlü yerini bulamıyorduk. Aslında yer çok basit minibüs caddesi üzerinde Mado Kazasker ve Shell'in biraz çaprazında ve karşıda.


Buranın lezzetlerini Vedat Milör o kadar anlattı ki olumlu referansla içeri girdik. Sıcak, samimi ve tertemiz bir lokanta ve güleryüzlü ve hızlı bir personel sizi karşılıyor. Özellikle şefimiz talk-show yapsa oturur izlerim. Biz yemeğe Konya'nın özellikle düğünlerde yapılan geleneksel lezzeti olan Bamya Çorbası ile başladık. Kurutulmuş çiçek bamyadan yapılan çorba tek kelimeyle mükemmel.


Buranın en büyük özelliği tüm malzemenin Konya'dan geliyor olması. Bu nedenle menü neredeyse tamamen Konya Mutfağından. Ama buraya gelip yöresel tatlar yerine kendi bildiklerini isteyenler yüzünden başka yörelere ait lezzetler de menüye konmuş. Bu ne kadar doğru tartışılır. Neyse burada mutlaka süzme yoğurt yemelisiniz.Tadı başka hiçbir yoğurda benzemiyor.


Ana Yemek olarak burada 2-3 alternatif var. Gündüzleri döner de yapmaya başlamışlar ama akşam servisine kalmıyor. Ben yemedim ama Vedat Hocam döneri de beğenmiş. Neyse döner her yerde var burada önemli olan 2 şey: Etli Ekmek ve Fırın Kebabı (Tandır) . Etli ekmek yaparken önemli olan hamuru ince ve kıvamında hazırlamaktır. Konyalılar işte bunu çok çok iyi yapıyor ve hangi çeşidi yerseniz yiyin tadı mükemmel. Ben bıçakarası dedikleri kuşbaşılı ya da üzerine kaşar konularak hazırlanan Mevlana'yı çok seviyorum. Sarımsaklı Etli Ekmek de denenmesi gereken bir lezzet.





Gelen müşterilerin yüzde 70'i Fırın Kebabı sipariş veriyordu. Özel bir kıvamda pişirilen etler mükemmel gözüküyordu. Aldığım bilgiye göre Fırın Kebabı için Karaman cinsi ve sadece Toroslarda yetişen erkek kuzuların eti kullanılıyor. Sadece kaya tuzuyla kendi yağında odun ateşi yanan taş fırında pişiriliyor ve bakır kazanlarda 6-7 saat boyunca pişmesi gerekiyor. Ben bu seferlik tadına bakmakla yetindim.


Fırın Kebabı söyleyeceksiniz 3 alternatifiniz var. Lop et, Kaburga ya da İncik. Hangisini severseniz onu sipariş edin. Hepsi de lezzetli. Burada doymadan çıkmanıza imkan yok. Ama yemeğin sonuna geldiğinizde mutlaka yemeniz gereken bir tatlı olduğu için biraz boş yer bırakın derim. Konyalılar'a gelip Künefe sipariş ederseniz ayıp olur. Hem de standart bir künefe ile memnun ayrılamayabilirsiniz. Her lokantanın özel tatları olmalıdır ve o yöre mutfağında ne varsa bence sadece onu sunmaları da gerekir. Lafı uzattık burada Konya'nın medar-ı iftaharı "Saç Arası" tatlısı yenir.


Bu kadar hafif ve tadı kıvamında bir tatlıyı emin olun uzun süredir yememişsinizdir. Yaızn yanına bir top dondurma olsa fena olmaz.

Son olarak burası için yapılan tüm övgüler haklı. İnanılmaz hızlı servisi, mükemmel lezzetleri ve hesaplı fiyatıyla Avrupa yakasından bile gelinir. Ben şanslıyım çünkü yürüme mesafesinde oturuyorum.

http//www.etliekmek.net 

Tel: 0216 445 42 42 



İMAM ÇAĞDAŞ - GAZİANTEP

Gaziantep'e ilk kez 1994'de ATV'de çalışırken maç anlatmak için gittim. Önce kentin modern yüzü beni çok şaşırttı sonra da yediklerimin lezzeti başımı döndürdü. Türkiye'de bir "Gurme Başkenti" seçilecekse benim oyum Gaziantep'e olacaktır. O günden bu yana sık sık gittiğim bu güzel şehirde her zaman yediklerimin tadı damağımda kalarak döndüm. 1994'de eski yerinde iken gittiğim İmam Çağdaş'da o tarihte ilk kez tadına baktığım "Ali Nazik" ise unutulmayan tatlardan biri olarak hafızama kazındı. 


İmam Çağdaş şu anda şehrin en fazla tanınan ve rağbet gören mekanı. Ben Halil Usta'yı da ayrı bir yere koyarım ve ilk tercihim daima Halil Usta olacaktır ama İmam Çağdaş da mutlaka gidilmesi gereken bir lezzet durağı. Üstelik maalesef Halil Usta Pazar kapalı. Şehirde hem diğer esnaflar hem de sokakta sohbet ettiğimiz halk İmam Çağdaş'ın bu kadar tutulmasını biraz kıskanıyor gibi çünkü kime sorsak "Aslında o kadar da iyi değil ama adı çıktı" diye konuşuyor. Bence biraz kıskançlık var ve İmam Çağdaş övgüleri sonuna kadar hak ediyor.


Geçen sefer gittiğimizde çok kalabalık olan mekanda servis biraz geciktiği için kendisini bir türlü affetmeyen garsonumuz Hasan bu kez adeta etrafımızda pervane oldu. Biz sipariş vermedik ve Hasan her lezzetten azar azar getirdi. Masaya oturunca hemen maydanoz ve limon geliyor. Sonrasında ise salatalar geçidi başlıyor. Cevizli çoban, tadı inanılmaz olan Gavurdağı ve baharatlarla tatlandırılan soğan masaya geliyor. 


Ayrıca iki çeşit pide de masaya yerleşti. Bunlarla karnınızı doyurmamaya gayret edin çünkü muhteşem et ve kebaplara yer kalması gerekiyor. Benim favorim Gavurdağı: 


Diğer salata ve başlangıçlar da soslarıyla ve tabii ki özel nar pekmezi ile unutulmayacak tadlar olarak hafızanıza kazınacak.


Lahmacun masaya Kaşık Ayranı ile aynı anda arz-ı endam eyliyor. Gayet başarılı...


Masamızı öyle bir donatıyorlar ki başımızdan ilginç bir olay geçiyor. Elinde fotoğraf makinesiyle dükkan içinde dolaşan ve benim önceleri turist zannettiğim bir yabancı yanımıza gelerek masamızı çekmek için izin istiyor. "Olur" yanıtını aldıktan sonra da önce gazete kağıdını serip üstüne çıktığı sandalyeden masamızı yaklaşık 5 dakika boyunca görüntülüyor. Garsonumuz bu adamın bir İngiliz dergisi için resim çektiğini anlatıyor, bakalım kendimizi ve masamızı ne zaman İngiltere'de göreceğiz? Sırada buranın spesyali Ali Nazik var ama Hasan bunu bizim için Küşneme'den yaptırmış. Kıymadan oalnı da bir o kadar güzel ama...




Masaya gelen ilginç bir kebap ise sadece Mart ayında çıkan Keme Kebabı. Burada mantar benzeri topraktan çıkarılan Keme doğrusu türdaşı Türüf kadar tadı olan bir mantar değil ama yine de ilginç ve denenmesi gerekir.


Sonrasında masamıza karışık et-kebap tabağı geliyor. Burada yapılan her türden azar azar var. Ben terbiyeli şiş ve soğan kebabı için tam not veriyorum ama diğerleri de kesinlikle harika. Soğan sevmeyen birisinin burada işi zor ama seviyorsanız sizi bir ziyafet bekliyor.


Yemeğin sonunda ise yüzünüzde bir gülümseme ve midenizde bir şişkinlik ile masada oturur halde kendinizi buluyorsunuz. Çay-Kahve servisi başlamadan masaya Antep Fıstığı gelince artık bunu yiyecek yeriniz kaldı mı diye sorarken tatlı servisi başlıyor. İmam Çağdaş baklava ve diğer tatlılarda tam bir marka. Burada otururken paket verilen baklavaların sayısına inanamayacaksınız. Bülbül Yuvası çok hafif ve ağızda dağılan bir tatlı...


Ama burada asıl meşhur olan tabii ki fıstıklı baklava ve şöbiyet. Fıstıklı baklavanın nasıl yenmesi gerektiğini Hasan bizlere tarif ediyor. Elinize alarak şerbetli kısımı damağınıza gelecek şekilde ısırmanız gerekiyor.  Ancak bu şeklide baklavanın tadını alabiliyorsunuz.


Bu ziyafetin sonunda hesap kişi başı 30-40 TL arasında değişiyor ama her kuruşuna değdiğini söyleyebilirim. İmam Çağdaş ününü hak eden bir marka. 

GÖKSU LOKANTASI - KIZILAY - ANKARA

Ankara seyahatlerimizin sıklaşmasıyla birlikte akşam yemeği için içkili güzel bir yer aramaya başladık. Ben en kısa yoldan tavsiye almak için twitter'dan "Nerede ne yemeli" yazdım ve hemen gelen mesajlar arasında Göksu ilk sıraya yükseldi. Burası Ankara'da Kızılay'da Sakarya Caddesi üzerinde eski ve tarihi bir yer. Önceleri "Washington Restaurant" olarak Ankara'nın ileri gelenleri ve bürokratlarına hizmet veren mekan 1989 yılından itibaren isim değişikliği yaparak Göksu olmuş.


Burası akşam güzel mezeler eşliğinde bir iki duble bir şeyler içmek istiyorsanız tam ideal bir yer. Beyaz örtülü masalar ve 1980'li yılların kıyafetleri ile garsonlar sizi şaşırtmasın. Salonda koskoca bir Hitit Güneşi heykeli ve muhtemelen kurulduğu yıldan kalma masa ve sandalyeler ve dekoruyla gerçekten hoş ve nostaljik bir yer.


Biz Şubat ayı olmasına rağmen hava güzel olunca ısıtıcılara da güvenerek bahçe bölümüne oturduk. Masaya hemen gelen garsonumuz işini bilen bir tavırla 10 dakika içinde masayı donatmıştı bile. Bir meyhanenin iyi olup olmadığını ben rakının yanında verdiği beyaz peynirle değerlendiririm. Burada verilen peynir aldığım bilgiye göre Göksu için Yörsan tarafından özel üretiliyor. Peynir süper, soğuk mezeler ise vasatın üstünde. Daha ne olsun başlangıç için...


Sonra methini duyduğumuz ara sıcaklara geçtik. Arnavut Ciğeri üzerine methiye yazacak kadar iyi olmasa da kötü değildi. Yani bu ortamda sohbetle birlikte vasatın biraz üstünde bir ciğer sizi rahatsız etmez.


Buraya gelirken mekanı bize önren arkadaş "Mutlaka tereyağında işkembe kavurma" yemeden çıkmayın demişti. İyi ki söylemiş ben gelen işkembeyi çok beğendim. Çok iyi bir meze oldu. Ayrıca işkembe sevmeyen arkadaşların siparişi olan Kağıtta Pastırma da tavsiye edilecek kadar güzeldi.


Biz mekan kapanana kadar oturduk ve ana yemek söylemedik ama burada et ve balık çeşitlerini güzel hazırladıklarını duydum. Servis çok özenli ve dikkatliydi. İçkiniz bittiği anda garson hemen yanınında bitiyor ekmek tabaklarınız hiç boş kalmıyordu. Bu arada ekmeklerin ortada sepette değil herkesin ekmek tabağında servis edilmesi de güzeldi. Bir 70'lik bir 35'lik ve bir dolu mezeyle birlikte adam başı 65 TL hesap ödedik. 
Bu mekanı sakin ve nezih bir yer arayanlara tavsiye ederim. 

Ayrıca aynı mekanın Nene Hatun Caddesinde canlı müzik olan şubesi de var. 

Kızılay Adresi çok basit. Bayındır 1 Sokak No 22