Odun ateşinde pişen dönerin görüntüsü bile yetti ama bu dönerin özelliğini sormadan edemedik. Ustamız önce Pazar olduğu için dönerin çok küçük olduğunu hafta içinde bunun 2 katı fazla döner taktıklarını söyledi. O bir yandan döneri keserken ufaktan çöplenmeye başladım ve dönerin sırrının etin 2 gün dinlenmesinde olduğunu öğrendim. İlk gün kesilen et sadece dinlenmeye bırakılarak kanın akması sağlanıyor. İkinci gün ise etin marinesi yapılıyor ve yine bekliyor. Üçüncü gün et dönere takılıyor. Odun ateşi de işin içine girince harika bir tat ortaya çıkıyor.
Döneri ister benim sevdiğim gibi az pilavın üstünde ister sade isteyebilirsiniz. Burada döner gramla satılıyor, sipariş verirken buna göre verin. 100 gr. bir porsiyona tekabül ediyor deseler de bence yetmiyor. 150 gr. bence ideal oluyor. Etin tadı harika ve benim en sevdiğim dönerci olan Beşiktaş'taki Asım Usta'yı andırıyor. Burada sadece döner yok, aynı zamanda sulu yemekleri de ünlü. Haşlaması muhteşem görünüyordu ayrıca müdavimlerinin sürekli tercih ettiği güveç de güzel gözüküyor. Bir dahaki sefere döneri 100 gr. yedikten sonra haşlamanın da tadına bakmak istiyorum.
Yemekten sonra Trabzon'da olduğunuzu hatırlayarak güzelce demlenmiş bir çay içerken buranın en az döner kadar ünlenen bir başka lezzeti sütlaç yiyebilirsiniz. Hamsiköy Sütlacı olarak ünlenen bu tatlının üstüne bolca fındık eklerseniz tadına doyum olmayacaktır. Sütlaç sevmeyenler ise kadayıfın tadına bakabilir. Benim için artık Trabzon'da 1 numaralı döner Akçay'da yapılıyor. Fiyatlar uygun servis güleryüzlü, hadi afiyet olsun.