İstanbul'da Anadolu Yakasında Boğazın en güzel semtlerinden birisi de Kuzguncuk. Çocukluğumuzda unutulmaz Perihan Abla dizisiyle hafızalara yer eden bu şirin semt son yıllarda bir cazibe merkezi olmayı başardı. Tarihi evleri ve art arda açılan cafe ve restoranlarıyla eski ve yeninin bir araya sorunsuz geçtiği bir yer olmayı başarmış. Keşke biz de toplum olarak bunu başarabilsek. Konumuz döner ve Kuzguncuk'da ün yapan Metet Döneri de nihayet ziyaret etme şansı buluyoruz. Semti gezmeye gelen grupların doldurduğu üst salonda boş bir yer bulup oturuyoruz ama yerimize geçerken pişen dönerin görüntüsü beni cezbetmeyi başarıyor.
Siparişler hızlıca alınıyor ve masaya küçük bir salata ve turşu ikramı geliyor. Ben pilavüstü döner Ebru ise İskender istiyor. Tabaklar geldiğinde ilk dikkatimi çeken benim dönerin çok fazla pişmemiş olduğu ama bunu şikayet için değil olması gereken bu olduğu için söylüyorum. Eti kurutmamış olmaları çok iyi böylece lezzeti daha iyi alıyorsunuz. Ama "Ben böyle yiyemem" derseniz garsona baştan belirtin. Döner çok lezzetli ve etin kalitesi hemen kendini belli ediyor. Dana-Kuzu karışımının oranını soramadım ama benim damak tadıma uygun. İskenderi Ebru bitiremediği için onun da tadına bakma fırsatım oldu ve beğendim. Salçası da kaliteliydi yanında verdikleri Manda yoğurdu ise mükemmeldi.
Dönerde ilk 10 içinde olduklarını iddia ediyorlar bence de ilk 10'a girecek kadar lezzetli bir döner sunuyorlar. Döner servisi akşam da devam ediyor 20 gibi gidip döner bulma şansınız var. odun kömüründe pişen döneri iyi yapmalarının sırrı bence sahibi Mehmet Beyin kasaplıktan gelmesi ve eti iyi bilmesi. Yemeğin sonunda şekerpare, sütlaç ya da keçi peynirinden yapılan künefe yiyebilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder