Geçen hafta eşim Ebru'nun doğum günü için Çeşme'ye 2 gün 1 gecelik küçük bir kaçamak yaptık. Hava zaman zaman yağmurlu olsa da çok keyifli 2 gün geçirdik. Çeşme Sheraton oteli her zamanki gibi çok güzeldi. Biz otele yerleşir yerleşmez kendimizi Alaçatı'ya attık. Alaçatı Nisan başında çok güzeldi. Yazın yürümekte zorlandığımız çarşısında rahatça gezdik ve sokakların tadını çıkardık. Yazın yer bulmakta zorlandığımız ve kalabalık yüzünden keyfini çıkaramadığımız bütün mekanların tadını sonuna kadar çıkardık. Benim en fazla merak ettiğim yer olan Asma Yaprağı'nda iki gün üst üste yemek yedik. İlk gün hava kapalı ve yağmurlu olduğu için içeri girip üst katta oturduk. Bu sayede içerisinin ne kadar doğal ve zarif dekore edildiğini görme şansımız oldu.
Asma Yaprağı'nda masanıza geçmeden önce küçük mutfağın içinde tezgahta duran mezelerden seçim yapmanız gerekiyor. Ana yemekler ise tahtada yazıyor. Burada size çalışanların rehberlik yapması da gerek çünkü daha önce görmediğiniz yemekler içinden ancak bu şekilde seçim yapabilirsiniz. Bize iki gün de bakan şirin garsonumuz bu konuda çok iyiydi. Ben sosyal medyada servisle ilgili yazılanlara hayret ettim. Bir yeri kötülemek için yazanlar o kadar fazla ki...Mezeler buranın zarif konseptine uygun küçük kaplarda servis ediliyor. Biz ilk gün 5 meze istedik. Burada mezelerin tabağı 7.5 TL'den ücretlendiriliyor. Yediklerimize geçmeden yemediğimiz ama aklımızın kaldığı taze sarımsaktan yapılan mezeyi söylemek gerek siz deneyin.
Olmazsa olmaz kabak çiçeği dolması hafif ve içi iyi hazırlanmıştı, Alaçatı'ya özgü Çalkama sosuyla hazırlanan pazı otuyla yapılan meze inanılmazdı, Fava'yı hep bakladan yapılır zannederdik ama burada Mercimek Fava yediğimizde lezzetine inanamadık. Otun her çeşidinin olduğu ve 1 hafta önce Ot Festivalinin yaşandığı Alaçatı'da turp otu ve karışık otlardan yapılan mücver tarzı meze taze ve doğal tadıyla çok iyiydi. Bence ilk gün gelen 5 mezeden günün yıldızı çıtır çıtır taze bakla içi ve enginar ile yapılan pilavdı. Dere otu ile tatlandırılan pilavdaki taze baklalar çiğ çiğ yenecek kadar güzeldi.
İkinci gün ise biraz daha aç bir şekilde Asma Yaprağı'na gittik. Bu kez hava güzeldi ve dışarıda oturduk. Benim ilk kez tadına baktığım Urla şarabının rozesini çok beğendim. Tadında meyve aromaları baskındı ama içimi kolay ve yemeklerle uyumu mükemmeldi. Hatta o kadar beğendik ki nerede satıldığını sorduk ve Makro ile Metro'da bulunduğunu öğrendik. İkinci gün gelen mezelerden ikisi yukarıda altta. Sağda klasik anne mercimek köftesi solda ise ıspanak, firik bulguru ve sarımsaklı sosla hazırlanan meze var. Fincan içinde gelen sıcak bazlama ise kendinizi kaptırmanız halinde tehlikeli olabilir...
Ege denince akla ilk gelen ot olan Şevket-i Bostan son yıllarda iyice popüler oldu. Ben kuzu etiyle yapılan sıcak yemeğini çok severim ama burada ceviz ve sarımsakla zeytinyağlısını yedik ve bayıldık. İlk gün ana yemek yerine mezelerle geçmiştik zaten doğrusu da bu yazın meze çeşitleri arttıkça insanın masayı onlarla donatası geliyor. Ana yemek olarak Asma Kebap (30 TL) istedik. Adı yanıltmasın kebapla alakası yok. Kızarmış patates üzerine anne köftesi ve yoğurtlu tereyağlı sos ile servis ediliyor. Keşke kızarmış patatesler "Ev Patatesi" olsaydı o zaman daha da mükemmel olurdu. Ama köftenin baharatı ve tadı mükemmeldi.
Asma Yaprağı ucuz bir yer değil ama zaten Alaçatı ucuz bir yer değil. Biz birer kadeh şarap 4 meze ve 1 ana yemeğe 107 TL ödedik. Buraya lezzet-fiyat kalitesi açısından tam not veririm. İki gün yediğimiz ve beğenmediğimiz bir yemek olmadı. Burada yazın yer bulmak çok zor hatta Temmuz-Ağustos rezarvasyonları Nisan ayından başlamış. Ama ben yazın sokakta oturup araba kullanma derdi olmadan mezelerle bir rakı içmek isterim. Kesinlikle gitmeli ve doğal lezzetlerin tadına bakmalısınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder